4A yöntemiyle anne-babana karşı olan kızgınlığını nasıl sağlıklı bir şekilde işleyebilirsin?
Belki de anne-babana karşı içinde bitmek bilmeyen bir öfke var
Keskin sirke küpüne zarar.
Bunu biliyorsun ama belki de elinden başka bir şey gelmiyor.
İçinde bir yerlerdeki öfke herkese zarar veriyor, kimseye bir faydası olmuyor ama kendi haklılığına o kadar çok odaklanmışsın ki sıkışmış hissediyorsun.
Yapacak başka bir şey yok gibi geliyor.
Bu öfke nedeniyle zaman içinde aradaki kopmaya başlayan bağlar “Ya beni vicdan azabı çekmeme neden olabilecek bir noktaya götürürse?” diye korkuyorsun belki de.
Çocuk büyütmek bir maraton işi.
Uzun bir iş ve kolay değil.
Birçok anne-baba da bu konuda çok zorlanıyor.
Bugün seninle hassas bir konuya gireceğiz.
4A olarak adlandırdığım bir yöntemle anna-babana karşı olan bu duygularını nasıl sağlıklı bir şekilde işleyip sindirebileceğin konusuyla alakalı fikirlerimi paylaştım.
Böylece yaşadığın bu duygular konusunda nasıl bir rota izleyeceğin ve nasıl bir süreçten geçeceğinle ilgili bazı şeyler kafanda şekillenecek.
Analiz Et
A——————–
A——————–
A——————–
4A yönteminin ilk aşaması analiz aşamasıdır.
Öncelikle anne-babanın sana yaklaşımında neden böyle davrandıklarını anlaman, bazı yerleri oturtman gerekiyor.
Belki de bunun üzerinde zaten kafa yordun; aklında bazı düşünceler var.
Ama ben de sıkça karşılaştığım birkaç noktadan bahsetmek istiyorum.
Bu aslında saatlerce anlatabileceğim geniş ve sık çalıştığım bir konu
Öncelikle burada gördüğümüz şey; anne-babanın kendi anne-babasından gelen belirli kısıtlılıklar, eksiklikler, kalıplardır.
Onların kendi anne-babalarının içinde bulunduğu kültürel altyapı ve oradaki ilişki dinamikleri nedeniyle anne-baban çocukluklarında bazı ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığını hissetmiş olabilirler.
Kendi anne-babalarıyla olan ilişki dinamiklerinde özellikle önceki jenerasyonlarda bazı kalıplar o kadar güzel oturuyor ki çok kısıtlayıcı olabiliyor.
Bu kalıplar nedeniyle de bilinçdışı düzeyde işlenmemiş birçok çatışma kaydediliyor.
Sen bu çatışmalarla birlikte dünyaya geliyorsun ve bu alt yapıyla birlikte sana anne-babalık yapıyorlar.
Tüm bu süreçlerde onların öğrendiği bu kalıplar, aslında senin için belki bazen dezavantaj belki de bazen avantaj oluyor.
Bu süreçte onların kendi anne-babalarıyla olan ilişkilerinde geliştirdikleri kalıplar, savunma mekanizmaları senin için çoğu zaman dezavantaj haline gelebiliyor.
Diyelim ki anne-baban kendi ebeveyni ile olan ilişkilerinde duygusal olarak ihmal edildi.
Belki belli fedakarlıklar yapıldı, ihtiyaçları karşılandı ama duygusal anlamdaki belirli ihtiyaçları karşılanmadı.
Aradaki bağlanma ilişkisinde eğer kopuk bağlanma stiliyle bir şekilde başa çıktıysa o noktada kendi ayakları üzerinde durmak, diğerlerinden çok bir şey beklememek, istememek, kendi kendine bir şeyleri halletmek şeklinde bir savunma mekanizması geliştiriyor.
Seninle de olan ilişkisinde de bu savunma mekanizmasıyla hareket ediyor.
Senin de bu tür bir kalıbı içselleştirmeni istiyor çünkü onun için doğru olan böyle.
“Böyle başa çıkılır.” gibi bir alt yapı oluşmuş.
Bunun da sana yansıması; anlayışsızlık, duygusal ihmal ve duygusal yoksunluk şeklinde oluyor.
Analiz etme aşamasında göz önünde bulundurman gereken diğer bir nokta da; anne-babanın becerileri ve yeterliliklerinin ne noktada olduğudur.
Anne-baba olmada birçok becerinin çocuk için önemli olduğunu biliyoruz.
Nedir bunlar?
Eleştirel düşünme, empati kurma, iletişim becerileri, sınır koyabilmek, liderlik, mentorluk, koçluk becerileri bir anne-babanın sahip olması gereken özelliklerden sadece birkaçı.
Sen kendi anne-babana odaklandığında bu becerilerde yeterince iyi olmadıklarını düşünmeye başlayabilirsin.
Eğer bu becerilerde iyi değillerse bu kapasite eksikliği nedeniyle doğal olarak belirli travmalar oluşur..
Onlar da bu konularda sana yeterince yetkin bir şekilde yaklaşamamış olabilirler.
Sen de bir nevi bu eksikliklerin kurbanı olmuş oluyorsun.
Diğer bir önemli nokta; anne-babanın kendi hayatlarında belli sorunların olmasıdır.
Belki becerileri vardı ama bu becerileri uygulayabilecek ortam yoktu ya ruh hallerinde belli sıkıntılar vardı.
Depresyon, kaygı sorunları, öfke sorunları…
Önemli bir konudur çünkü kronik stres yaratır bunlar.
Anne-baban eğer sen çocukken bu tür sorunlara sahipse tahammül seviyelerinin düşmesiyle birlikte özellikle senin duygusal ihtiyaçlarını karşılama konusunda zorlanmış olabilirler.
Eğer geçmişte yaşadıkları belli travmalar varsa -kayıp yaşantıları, kötü muamele gördükleri ve kimseye anlatmadıkları belirli olaylar olabilir- bu işlenmemiş travmalar günlük hayatlarını onlar farkında olmadan da etkiler.
Bu travmalar tetiklendiği anda depresyon, kaygı, öfke gibi belirli sorunlara neden olabilir.
Bunların dışında kariyerleriyle ilgili belli sorunları varsa, maddi sorunlar olduysa; bu sorunların getirdiği kronik stres nedeniyle de duygusal ihtiyaçlarına yeterince öncelik vermemiş olabilirler.
Tabii ki ilişki sorunları yine burada önemli bir etken.
Biliyoruz ki evlilik sorunları yaşayan bir kişi hayatının her alanında bir şekilde problem yaşayabiliyor.
Çünkü o stres diğer alanlara da yansıyor.
Eğer annen ve babanın kendi ilişkisinde çözümleyemedikleri, kronik belirli sorunlar varsa ve büyük kopukluklar, dramatik bir şekilde belirli kavgalar oluyorsa bunlar da anne-babalıklarına da doğrudan etkileyebiliyor.
Oradaki öfke başka yere yansıyabiliyor.
Bunların dışında fiziksel sorunlar da önemli bir nokta.
Anne ya da babanın kronik hastalığı varsa bu kronik hastalığın getirdiği kronik stresle birlikte sana yeterince yakın ve şefkatli davranamamış olabilir, bazı ihtiyaçlarını ihmal etmiş olabilir.
Tüm bunların dışında analiz aşamasında daha dolaylı ve etken olarak da dikkat etmen gereken bir nokta var.
O da; çocukken onlara açık bir geri bildirim vermemiş olman.
Bu da aslında bir dezavantaj oluyor.
Eğer ki o zamanlarda duygu ve düşüncelerini açık ve net bir şekilde, olduğu haliyle ifade edebilseydin belki bazı noktalarda titreyip kendilerine gelmeleri daha kolay olabilirdi.
Birçok danışanımla yaptığım çalışmalarda, anne-babalarını sürece dahil ettiğimizde fark ettiğimiz nokta;
Açıkçası anne-babalar çocuklarının içlerinde gerçekten ne yaşadığını pek bilmedikleridir.
Çocukları onlara;
“Sen bana böyle böyle davrandığında ben aslında o kadar yetersiz, değersiz, sevgisiz hissediyordum ki beni sevmediğini, değer vermediğini, benden utandığını, hep başarısız olacağımı, kötü bir çocuk olduğumu düşündüğünü zannediyordum.” dediklerinde anne-baba çocuklarının o dönemlerde böyle düşünceler içine girmiş olabileceklerini fark etmediklerini söylüyorlar.
Çocuklarının yıllarca böyle bir yük taşıdıklarının çoğu ebeveyn farkında bile değil.
İşte bunun en önemli nedenlerinden biri, çocukken bu duyguları ifade etmemiş olman.
Tabii bu açıkçası pek mümkün olan bir şey de değil.
Çünkü çocukken kendi ifade etme becerilerin yetersiz.
“Anne ben kendimi o kadar değersiz hissediyorum ki, bunu yıllarca taşımaktan korkuyorum. Bu aramızdaki bağı ciddi oranda etkileyebilir. Zaman içinde senden uzaklaşabilirim.” gibi bir cümleyi bir çocuk kurabilir mi?
Ama çocuğun hissettiği bu.
Anne-baba bunu fark etmediğinde de o zaman kendi problemleriyle, bilinçdışı sorunlarıyla, beceri eksiklikleriyle, geçmişten getirdiği kalıplarla bir nevi otomatik şekilde hareket ediyorlar.
Günün sonunda da sen zararlı çıkıyorsun.
Oradan öğrendiğin kalıplar bir şekilde sonraki hayatına etki etmeye devam ediyor.
A——————–
Anlat
A——————–
A——————–
4A’nın 2. kısmı; anlat.
İletişim kısmı
Bir şekilde analiz etme sürecinde bazı şeylerin farkına vardın diyelim ki.
Elinde birçok veri oluştu.
Ama aklına “Ben böyle düşünüyorum o böyle düşünmüş, yaşamış olabilir ama ya öyle değilse? Kendimi mi kandırıyorum acaba? Bu düşündüklerim doğru mu?” gibi soru işaretleri gelebilir.
Bu noktada da 4A yönteminin 2. aşaması olan anlat, iletişim kısmına geçiyorsun.
Doğrudan sorman lazım.
Bunu içsel ve dışsal olarak yapabilirsin.
Dışsal yöntemle;
Anne-babanla:
“Ben düşündüm de sana anlatmadığım, seninle paylaşmadığım bazı şeyler var. Hani geçmişte şöyle davranmıştın ya, şöyle bir dönem vardı ya… Ben aslında orada böyle böyle hissettiğimi fark ettim. Bunu sana da pek anlatmadım. Üzerinde biraz kafa yormaya başladıkça belki sen de şöyle şöyle düşünmüş olabilirsin, şöyle stresler yaşamış olabilirsin, diye düşündüm. Bana anlatır mısın nasıl bir dönemdi? Sen ne gibi zorluklar yaşadın? Bu zorlukların bana bir yansıması olduğunu hiç düşündün mü?” gibi bir iletişim içine girebilirsin.
İletişimin sağlıklı ve açık şekilde devam etmesini istiyorsan bunu karşı tarafı suçlayıcı, yargılayıcı bir şekilde yapmamaya özen göster.
Bu tür bir iletişim kurarak aslında ondan bir şeyler duyabilirsin.
Çünkü sadece senin düşünmüş olman kalbine etki etmeyebiliyor ama ondan bir şeyleri duyduğunda, belki onun pişmanlığını görürsen içindeki bazı noktalara daha iyi nüfuz edebilir.
Diyelim ki böyle bir iletişim kurmaya uygun bir ortam yok.
Bu iletişim için anne-babanın hazır hissetmediğini düşünüyorsun.
Ya da anne-babanı kaybettin.
Bu noktada içsel olarak bir iletişim sürecine girebilirsin.
Sanki anne-baban karşındaymış ve onlarla konuşuyormuşsun gibi bunu zihninde canlandırarak yapabilirsin.
Bizim terapi çalışmalarında kullandığımız birçok yöntemden biri; boş sandalye yöntemi.
Karşına bir sandalye koy ve o sandalyeye oturduğunu canlandır.
Anne ya baban karşında oturuyor ve seni dinliyor.
Ona içinden ne geliyorsa, neyi fark ettiysen, neyi analiz ettiysen açık bir şekilde anlat.
A——————–
A——————–
Ayrıştır
A——————–
4A yönteminin 3. aşaması; ayrıştıma aşamasıdır.
Bu noktaya kadar belirli noktaları analiz ettin, bu analizlerini paylaştın, doğrudan ya da dolaylı olarak yüzleştin. Elinde birçok malzeme oluştu.
Bunları bir araya getirip sapla samanı ayrıştırman gerekir.
İyiyle kötünün birbirine karıştığını fark edebilirsin.
Annem-babam iyi mi kötü mü?
Beni seviyor mu sevmiyor mu? birbirine karışıyor gibi hissedebilirsin.
Bunun da en önemli nedeni karışık duyguların gelmesi aslında.
Yaşam da böyle bir şey.
Yin-yang sembolünü mutlaka görmüşsündür.
Siyah kötüyü, beyazın da iyiyi temsil ettiğini düşünecek olursak; şekle baktığımızda siyahın içinde beyaz nokta olduğunu, beyazın içinde de siyah nokta olduğunu görüyorsun.
İşte bu bize kötü olarak gördüklerimizin içinde iyi şeyler olabileceğini; iyi olarak gördüklerimizin içinde de kötü şeylerin olabileceğini gösteren bir şey.
Bu noktada duygular üzerinden gidecek olursak hem sevgi dolu hissedip hem de kızgın hissedebilir mi insan?
Evet
Özellikle bunların arasındaki dengeyi iyi kurmayınca ve o kızgınlık duygusu gelince sanki sevgiyi de alıp götürüyor gibi zannedebilirsin.
Ama durum böyle değil.
Yin-yang sembolünde gördüğün gibi bunların ikisi de aslında bir arada.
Güç durumda olduğun, sıkıntı yaşadığın durumlar olabilir ama gün sonunda orada sevgi, değer verme, anlama isteği ihtiyacı da var.
İşte bu ayrıştırma aşamasında tüm bunları bir araya getirip sindirmeye başlarsın.
Bunu belki ilk etapta zihinsel olarak yaparsın.
Kendi kafanda en azından yüzleşmeye izin vermen çok çok önemli.
Yani “Onları hem seviyorum hem de onlara kızgınım.” bunu aynı anda hissedebilmen lazım.
Onların da çocukken sana kızgın oldukları davranışlar olduğunu, belki sana seni iyi hissettirmeyen şekilde davrandıklarını ama tüm bunların arkasında sana değer verdikleri, seni sevdikleri gerçeğini harmanlayıp hissedebilmen önemli.
A——————–
A——————–
A——————–
Affetmeyi Akışa Bırak
4A yönteminin son aşaması; affetmeyi akışa bırakmaktır.
Zorlayarak ve ekstra bir şey yaparak ulaşabileceğin bir şey değil.
Analiz ettin, anlattın ve ayrıştırdın.
Bu süreçle birlikte affetme doğal bir şekilde olur.
Var olan durumu kabullenmek, o sirkeyi artık küpten alma noktası kendiliğinden gelecek bir şey
Bir şeyleri ekstra zorlayarak, entelektüelize ederek, rasyonalize ederek bunu yapamazsın.
Diğer türlü duygularını bastırmış olursun.
İzlediğin her filmde karakter filmin başından sonuna doğru gelişir, olgunlaşır, büyür.
Filmin başındaki karakterle filmin sonundaki karakter aynı değildir.
Sen de kendi filminde bir şekilde gelişip, olgunlaşıp büyüyorsun.
İçinden belki şöyle geçiyor;
“Annem-babam kendi filminde büyüyüp, olgunlaşıp, geliştiği haliyle keşke benim anne-babam olsaydı o zaman bu sorunları yaşamazdım. Onların olgun haliyle büyürdüm.”
Ama şöyle bir durum var ki;
Sen onların filminin önemli bir karakterisin. Onların hayatlarının önemli bir parçasısın.
Seninle birlikte bu film gerçekleşiyor.
Dolayısıyla seninle birlikte büyüyorlar.
Bu yüzden de şu anki haliyle sen, kendi filminin sorumluluğunu alıp var olduğun olgunlaşmayla ve bu karakterle birlikte hareket etmeye niyetlenmen lazım.
Bugün seninle paylaştığım 4A yöntemi de bu konuda bir rota çizebilmen için hazırladığım bir yoldu.
“Annemle-babam temelde beni seviyordu. Belli sorunları fark ettim, analiz ettim. Affetmeyi akışa bırakabilirim. Zaman içinde daha iyi olacak. Çünkü şu an annemle-babam pişman gibi görünüyor.” diyebilirsin ya da
“Ya pişman değillerse?” sorusu aklına gelebilir.
Şu an aktif bir şekilde devam eden sorunlar varsa
Mesela alkol ya da madde gibi belli sorunları var, maddi anlamda ciddi sıkıntıları var ve sorumluluklarını yerine getirmeyip birçok yere borçlanıyor, belki sadakatle alakalı sorunlar yaratıyorlar, belki arada şiddet var…
Böyle sorunlar varsa burada yapman gereken şey; 4A’nın 3. aşaması Ayrıştır aşamasına kadar gelip 3. aşamada sınır koymaya karar vermek.
Burada gerçekten bazı sorunların nedenlerini anlayabilirsin ama günün sonunda yapman gereken bazı şeyler vardır.
O noktada kendini ve diğer yakınlarını korumaya alabilecek bazı noktaları düşünmen gerekiyor.
Çünkü ortada bariz bir sorun var.
Diğer aile üyelerinden ya da belki de kanuni haklarını kullanarak kendini ve yakınlarını korumaya alman lazım.
Tüm bunları yapabilmen içinde ciddi bir sınır çekmen gerekiyor.
Anne-baba konusu çok geniş bir konu.
Daha anlatabileceğim birçok konu var.
Umarım kafan çok karışmamıştır.
Daha net olması açısından 4A yöntemindeki sırayla bu konuyu değerlendirebilirsin.
Analiz Et
Anlat
Ayrıştır
Affetmeyi Akışa Bırak
Bununla alakalı biz terapi çalışmalarında birçok noktayı ele alıyoruz.
Daha yaptığımız birçok şey var.
Bunlarla alakalı bilgi almak istersen, daha fazla şey öğrenmeye ihtiyacın varsa aşağıdaki yorumlar kısmında sorularını, düşüncelerini, deneyimlerini paylaşırsan sevinirim.
Tekrar görüşmek üzere
Uzm. Psk. Cem Gümüş
6 Responses
Benim için çok iyiydi çok teşekkür ederim
Anneme geçmişte bana şiddet uyguladığını anlattığımda hatırlamıyorum deyip kahkaha atmıştı,çok mutlu olmuştu, bu hangi delirme şekli oluyor? bunu da açıkasaydımız keşke (ablama anlattığımda ise, kuzenlerimi örnek verdi onlar da annelerinden çok çekti ama annelerini.çok seviyorlar demişti.)
Merhaba online eğitim veriyor musunuz ?
Merhaba, evet. https://www.cemgumus.com/uyan-yontemi-egitimi-tanitim/ sayfasından bilgi alabilirsiniz.
Anne babanın arasındaki evlilikle alakalı sıkıntılar evlatlara yansıyor ve evlat anne babayı sevmekte zorlanıyorsa ne yapmalı? Akışa mı bırakmalı sevmek için uğraşmalı mı?
İlişkilerle ve sınırla alakalı diğer videolarımı-yazılarımı öneririm. Bu soru 1-2 cümleyle cevaplanamaz.