Obsesif kompulsif bozukluğu olan kişiler hastalıklı, aşırı anlamsız, mantıksız şekilde hareket eden çok sorunlu kişiler, çok iradesizler ve bu yüzden de asla bu sorunu çözemezler. Öyle değil mi?
Hayır, öyle değil. Bunu bu konuda deneyimli olan bir terapist olarak söylüyorum.
Eğer obsesif kompulsif bozukluk belirtilerin varsa ya da bu konuda destek aldıysan insanların seni az önce bahsettiğim şekilde yargıladığını bilirsin.
Ama obsesif kompülsif bozukluğun arkasında kimsenin anlamadığı, anlaşılamamana neden olan önemli pozitif nedenler var.
Bu yazıda 4 gruba ayırdığım obsesif kompulsif bozukluk çeşitlerinin her birinin arkasında ne gibi pozitif nedenlerin olduğunu genel olarak seninle paylaştım.
Muhtemelen sen de bu nedenleri, niyetleri çok fazla düşünmedin, üzerinde kafa yormadın ve bunların farkında değilsin.
Bu yüzden de kendine yükleniyor olabilirsin.
Bu yüklenmeyle birlikte aslında obsesif kompulsif bozukluk içindeki kısır döngü içerisine daha kolay şekilde giriyorsun ve bu kısır döngüden çıkmak daha da zorlaşıyor.
Obsesif kompulsif bozukluğun 4 ana türü olduğunu söyleyebilirim.
Bu 4 obsesif kompulsif bozukluk türü tabii ki bir arada da olabilir.
1. Dışsal Kirlenme
Bu obsesif kompulsif bozukluk türlerinden ilki dışsal kirlenme dediğim tarzda bir gruptur.
Bunu belki başka bir yerde duymamış olabilirsin ama böyle kavramsallaştırmanın daha basit ve anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum.
Dışsal kirlenme grubunda şöyle bir şey var; dışarıdaki pislik bana bulaşacak.
Dışsal kirlenme türündeki kişilerde; “Dışarıdan bir mikrop, pislik gelip bana bulaşacak, eğer bulaşırsa hastalanırım ya da bir kötülük olur, bir uğursuzluk olur, bu bir talihsizlik yaratabilir.” gibi bir kaygılar vardır.
O yüzden de kişi bu dışarıdaki pisliklere çok tahammülsüz şekilde yaklaşır.
Çok büyük bir rahatsızlık verir.
Bu dışarıda pislikler, mikroplar kişiye fazla miktarda görünür.
O yüzden bunların temizlenmesi çok büyük bir çaba gerektirir. Buna bayağı zaman ve enerji harcamak gerekir.
Yoksa başka türlü bunları temizlemek çok zordur gibi bir düşünce vardır.
Bunun arkasındaki pozitif niyet nedir? Bunda pozitif ne görünebilir? diye bakalım.
Obsesif kompulsif bozukluk olarak belki dışarıdan gelen pisliğin seni kirletmesinden kaygılanıyorsan ve bu yüzden belli takıntıların varsa şunu söylüyorsun:
“Ben kendi alanımda huzurlu, mutlu, güvenli ve rahat bir şekilde yaşamak istiyorum. Kendi alanımda o güveni fark ediyor ve hissediyorum. Bu güveni dışarıdan gelen negatif bir şeyin bozmasını istemiyorum. Kendimin huzurlu, rahat bir şekilde yaşadığını görmek istiyorum ve aynı zamanda o alanın içinde yakınlarımın da başına kötü bir şey gelmesin, dışarıdan negatif bir şey ile karşılaşmalarını istemiyorum. Yani dış negatif etmenler gelip benim iç dünyama, ne bulunduğum çevreyi, oradaki huzuru alıp götürsün istemiyorum.”
Baktığımızda bu kötü bir niyet değil.
Aslında hepimizin güvende olmaya, alanımızı korumaya, konforu içimizde hissetmeye ve kendi sınırlarımızın olmasına ihtiyacı vardır.
Bu temel bir ihtiyaçtır.
Dışsal kirlenme türündeysen eğer, o zaman gerçekten o obsesif kompulsif kısır döngüsü içinde hayatı hem kendine hem de yakınlarına zehredebilirsin.
Çünkü o aldığın önlemler, buna harcadığın zaman gerçekten çok şey götürüyor.
2. İçsel Kirlenme
Obsesif kompulsif bozukluğun ikinci türü de, içsel kirlenme dediğimiz bir grup.
İçimdeki bir pislik beni kirletecek tarzında bir düşünce içinde olmaktır.
Dışsal kirlenme grubunda kirlenme kaynağı dışarıdadır. Dışarıdan içeriye pisletme olacak şeklindedir.
İçsel kirlenme türünde ise kafanın içindeki pislikler senin bedenini, benliğini kaplayacak tarzında bir kaygı vardır.
Kafanda dolanan çok rahatsız edici, benliğine çok aykırı, asla düşünmeyeceğin, asla yapmayacağın tarzda belli pis düşüncelerin olduğunu düşünürsün.
Aklına pis, kirli, iğreneceğin tarzda belli düşünceler geliyordur. Bunlar sapkın düşünceler olabilir.
Belki aklına dini olarak cezalandırılmanı gerektirebilecek, o düşünceleri eğer gerçek hayatta yapıyor olsaydın cehenneme gitmeni gerektirebilecek tarzda şeyler geliyor.
Aklına ahlaka aykırı, kriminal olarak suç teşkil eden tarzda düşünceler, agresif düşünceler geliyor.
Asla yapmayacağın, kendinden asla beklemediğin, seninle alakası olmayan tarzda, pis olarak gördüğün düşünceler geliyor.
Bu düşünceler öyle bir şey ki mesela şu an sana örnek vermekten bile ben rahatsızlık duyarım.
Senin de dinlediğinde rahatsızlık duyabileceğin kadar can sıkıcı düşüncelerden bahsediyorum.
Bunların aklına sık bir şekilde gelmesi, bunlarla alakalı belli hayaller kurmak ya da kendini bu hayalleri kuruyorken buluyor olmak…
Bunlar gerçekten çok rahatsız edici, belki de kendinden iğreniyorsun.
Bu bir nevi sanki beyninde bir tümör var da o tümör giderek yayılıyor ve bedenini ele geçiriyor gibi hissetmek.
Bu öyle bir şey ki, bu düşünceler aklına sıklıkla geliyorsa; “Aklımdan geçiyorsa acaba bilinç dışımda böyle bir şey mi var? Ben bunu istiyor muyum acaba? Böyle bir şeyi istemesem ve tasvip etmesem bile sık bir şekilde düşünürsem ve aklıma gelirse, bu şeyler ya beni ele geçirirse? Acaba bunu isteyecek bir noktaya gelir miyim? Yapar mıyım? Bu yönde hareket eder miyim?” gibi kendini çok rahatsız edici düşünceler, korkular içinde buluyorsun.
İçsel kirlenmeden korkuyorsan, eğer böyle bir sorun yaşıyorsan burada pozitif ne olabilir? Nasıl bir niyet var burada?
Eğer bu düşüncelerin gelmesi canını sıkıyorsa ve kısır döngü içine girdiysen muhtemelen:
“Ben kendimi olduğum gibi kabullenmek istiyorum. Suçluluk duymadığım, kendi benliğimden utanmadığım bir durum içinde olmak istiyorum. Kendimi kabullenmek istiyorum. Sevilebilir, değerli bir insan olduğumu hissetmek istiyorum. Kendime saygı duymak istiyorum ve bana saygı duyulmasını istiyorum. Böyle pis düşüncelerimin benim bu ihtiyaçlarımı engellemesini istemiyorum.” demiş oluyorsun.
Şimdi burada kötü olan ne var?
Bu suçluluğu, daha doğrusu bu rahatsızlığı duyuyorsan bu düşüncelerle alakalı, sağlıklı bir tarafın var demektir.
Ama tabii ki dışsal kirlenme türündeki gibi burada da bir kısır döngü oluyor.
Bu düşüncelere nasıl yaklaştığın konusu, sorunu katmerlendiriyor. Başka yerlere doğru götürüyor.
3. Şüphe ve Zarar Görme Korkuları
Obsesif kompulsif bozukluğun 3. türü, şüphe ve zarar görmeye yönelik belli korkuların olduğu bir gruptur.
Burada, “Kötü bir olay yaşayacağım, bir talihsizlik olacak, hastalanacağım, kanser gibi kötü bir hastalık gelecek, bir kaza olacak ya da birinden bir zarar göreceğim.” gibi bir korku vardır.
Bir tehlike algısı var.
O yüzden de bu gibi bir şey olmaması için elinden ne geliyorsa yapmak istersin, buna ekstra bir enerji harcarsın.
Az önce saydığım tarzdaki korkular kaygı sorunlarında da olabiliyor.
Obsesif kompulsif bozukluğu olmayan, kaygı sorunu olan kişilerde de olabiliyor.
Fark nedir? diye soracak olursan, bu korkulara ekstra zaman ve enerji harcanması diyebilirim.
Bununla alakalı senaryolar, akla gelen düşünceler daha sert şekilde geliyor ve kendini rahatlatmak daha zor oluyor.
O şüphe hali “ya öyle olursa ya böyle olursa” çok ön planda olabiliyor.
Tabii ki obsesif kompulsif kısır döngüsüyle birlikte kendini rahatlatmak için oldukça zaman, enerji harcatan tarzda belli ritüeller, belli davranışlar içerisine girersin.
Senin için burada belirsizliğe tahammül etmemek çok önemli bir noktadır.
Çünkü belirsizlik varsa o konuda bir şeyler yapamazsın.
Bir şeyler yapabilmek, kontrollü şekilde hareket edebilmek için bir netliğe ihtiyacın vardır.
O yüzden bir şey belirsiz oldukça “ya öyle olursa ya böyle olursa” konuları senin için ekstra rahatsız edici, ekstra kaygılandırıcı olur.
Bu kaygılarla başa çıkabilmek için belli kompulsif davranışlar içerisinde olursun.
Diğerlerinden sürekli; “Ben hasta mıyım? Bedensel bir hastalığım var mı? Kanser mi oluyorum? Bir sıkıntım yok değil mi?” gibi bir teyit ve onay almak istersin.
Belki belli ritüellerin olabilir; eve sağ ayakla girmek gibi.
Öbür türlü; başımıza bir felaket gelebilir, uğursuzluk olabilir gibi düşünmek, şans getirecek bir kolye takmak, yanında bir eşya taşımak, belirli duaları sık bir şekilde belirli durumlarda okumak ya da belirli durumlarda sayı sayarak iş yapmak gibi burada birçok kompulsif davranış ve ritüelden bahsedebiliriz.
Bunlar sana bir kontrol hissi verir.
Bir şeyleri kontrol ediyorum, bir şeylere etki ediyorum gibi bir düşünce içine girersin ve bu da kısır döngüyü besler.
Burada nasıl bir pozitif neden var? diye bakacak olursak burada da bir güven ihtiyacının ön plana geldiğini görüyoruz.
Kendini güvende hissetmek istiyorsun, mutluluğunun ve huzurunun bozulmamasını istiyorsun, düzeninin bozulmamasını istiyorsun ve bunun için de aslında bir şeylere etki etmeye çalışıyorsun.
Korktuğun senaryoların başına gelmemesi için yapabileceğini düşündüğün, faydalı olabileceğini düşündüğün şeyleri yapıyorsun.
Burada da yine niyet olarak baktığımızda bir sıkıntı yok gibi görünüyor.
Ama tabii ki aşırıya kaçtığın, doğrudan bağlantılı olmayan, anlamsız olabilecek (eve sağ ayakla girmek ya da sayı saymak mesela) davranışlar sahte bir kontrol hissi sağlıyor ama başka türlü de nasıl o güveni sağlayacağını bilmiyorsun.
4. Simetri, Düzen
Obsesif kompulsif bozuklukta 4. grup olarak simetri ve düzen grubunu söyleyebiliriz.
Burada yine korkulan bir durum var ama bu korkulan durum, düzen ve simetri ile ilgili durumlardır.
Özellikle düzenle alakalı noktalardır.
Düzende eğer bir şey sekteye uğruyor gibi olursa, alışık olunan, beklenen ve öngörülen şeylerde bir aksama olursa bu seni huzursuz eder.
Alışık olduğun düzende bir şeylerin değişmesini istemezsin.
Çünkü o düzensizliğin kendisi sende aslında kaosu tetikliyor.
Kaotik durumları, belirsizliği ve tehlikeli durumları çağrıştırıyor.
Düzen yoksa, alışık olduğum, ön gördüğüm şey yoksa bir uğursuzluk, bir kötülük, bir felaket başıma gelebilir gibi bir düşünce var.
3. grupta da benzer şeyler vardı ama orada spesifik olarak belirli felaketler düşünülüyor.
Bu grupta o düzen bozulduğu zaman doğrudan somut şeylere takınılıyor ve bir huzursuzluk hissi oluyor. Bu kişiler, nasıl bir felaket geleceğine dair kafa yormuyor; o düzensizliğe takılıyor ve bir an önce onu düzeltmeye çalışıyor.
Burada mükemmeliyetçi bir düzen isteği var.
Mesela, evden dışarı çıkarken bir ritüel halinde bir şeyleri kontrol etmek.
Her seferinde belki ütü yapmamış olsan bile o gün acaba ütü fişte mi, yerinde mi, ocak kapalı mı? diye ekstra bir kontrol içerisine girersin.
Simetri üzerinden bakacak olursak; evdeki tablolar, eşyaların yeri alışık olduğum şekilde düzgün mü, tablo hafif yamuk mu? diye sürekli bunu takip edersin ve düzeltmeye çalışırsın.
Çünkü o düzensizliğin kendisi senin içinde bir şeyleri karıştırır.
Peki buradaki niyet nedir?
Burada da az önceki bahsettiğim noktalardaki gibi güvende hissetme ihtiyacı vardır.
Alışık olduğun öngörülebilir düzeni korumak istersin.
Böylece belirsiz bir durum olmaz ve kendini güvende hissedersin.
Fark ettiğin gibi güven ihtiyacı buradaki birçok obsesif kompulsif bozukluk türünde ön plana geliyor.
O yüzden hepsinin ortak noktası diyebilirim.
Ek bilgi olarak mesela biriktirme hastalığı, çöp ev sendromunda ne var? Bu hangi türe giriyor? diye bakacak olursak;
Daha önceleri bunu obsesif kompulsif bozukluğun bir alt türü olarak kabul ediyorduk ama son sınıflandırmalara göre bu ayrı bir sorun türü olarak kabul edilmeye başlandı.
Çünkü yukarıda bahsettiğim obsesif kompulsif bozukluk alt türlerinin birçoğunu bir arada içerebiliyor.
Buradaki pozitif bir niyet; o topladığı, biriktirdiği eşyalarla bir duygusal bağın söz konusu olmasıdır.
Kişi onları sanki bir kedisi, köpeği gibi, bağ kurduğu bir insan gibi görür ve o yüzden bir nevi terk etmemeye çalışır.
Ben terk etmiyorum, bağ kuruyorum, o duygusal bağa önem veriyorum gibi bir durum ön plana gelir.
Atarsam ve sonra pişman olursam, geri döndürülemez bir biçimde kendimi çaresiz bir durum içerisine sokarsam gibi de bir kaygıdır.
Buradaki pozitif niyetin; kendinden emin olmak, kendini pişman olacağı bir durum içerisine sokmamak ya da sevdiği birini yarı yolda bırakmamak, terk etmemek gibi psikolojik belli durumlar olduğunu görüyoruz.
Tabii ki materyaller üzerinden bunları karşılıyor olmak ne kadar anlamlı o ayrı bir konu…
Ama bu sorunu yaşayan kişiler çok temelde başka tür problemleri ve çoğu zaman bastırdıkları problemleri olduğu için bu materyaller, eşyalar, biriktirme sorunu üzerinden devam ediyor.
Obsesif kompulsif bozukluk hakkında yani türleri konusunda özellikle anlatılacak çok şey var.
Mesela beden dismorfik bozukluğu ya da trikotilomani (saç-kaş yolma bozukluğu) gibi farklı alt türler de düşünülebilir.
Buraya kadar anlattığım grupların kombinasyonları ya da bu grupların kompulsif davranışları birbirinden çok farklı olabilir.
Çok garip, çok nadir görülen, herkeste olmayan ama kişiye özel farklı başa çıkma davranışları olabilir.
Ama ne kadar garip, mantıksız, anlamsız olsa bile her birinin kendine göre pozitif nedenleri ve niyetleri var.
Burada paylaştıklarım, pozitif nedenlerden sadece birkaçıdır.
Burada önemli bir konu var.
Her davranış aslında temel belirli ihtiyaçlara dayanır.
Bu davranışların dayandığı ihtiyaçları kişi kompulsif davranışlar üzerinden karşılıyorsa; mesela güvende hissetme ihtiyacını kompulsif bir şekilde temizlik yaparak, kontrol ederek, şüphecilikle karşılıyor ve bu güven ihtiyacını başka nasıl tatmin edeceğini bilmiyorsa bu kişiye bu noktada;
“Bırak, bu sorunların üzerine git. Bu kadar fazla bu takıntılı davranışlarını yapma, böyle düşünme.” demek anlamsız oluyor.
Bu yüzden de bu kişilerin “Benim hangi ihtiyaçlarım var, neden ben bunları yaşıyorum ve bunu bu kompulsif davranışlar dışında nasıl karşılayabilirim, bu konuda kendimi nasıl rahatlatabilirim?” konuları üzerinde düşünmeleri lazım.
Ama tabii ki bu derinliğe inebilmek için bir taraftan da kompulsif davranışların olduğu kısır döngüden de çıkacak belli adımlar atmak lazım.
Yapılabilecek çok şey var.
Kendine iyi bak, gerçekten iyi bak bunu lafın gelişi söylemiyorum. Çünkü bunu hak ediyorsun. Bunu için de hissetmen çok, çok önemli.
Uzm. Psk. Cem Gümüş