Pozitif Psikoterapi Nedir? (Özellikleri ve 3 Prensibi)

Pozitif psikoterapi nedir?

Psikolojik sorunların çözüm sürecinde genelde medikal modele dayanan yaklaşımların kullanıldığını görüyoruz.

Bu yaklaşımlarda sorunlara hastalık, bozukluk olarak bakılıyor.

Bunların da ortadan kaldırılması için uğraşılıyor.

Psikoterapi yaklaşımlarında da -konuşma yoluyla psikolojik sorunları aşma süreci- birçok farklı yöntem vardır.

Bu yaklaşımlar içinde de medikal modeli çağrıştıran tarzda yaklaşımlar görebiliyoruz.

Halbuki insanların ihtiyaç duyduğu; bir şeylerin ortadan kaldırılmasından ziyade pozitif bir şeylere ulaşmaktır.

Onlara iyi gelecek, asıl bekledikleri, belki beklediklerinin farkında olmadıkları ama ihtiyaç duydukları şey bu.

İnsanlar daha olumlu, daha mutlu, güçlü, sakin, dingin, yeterli, anlamlı bir yaşam peşinde.

Ama biz sorunlara ortadan kaldırılması gereken belli bozukluklar, hastalıklar olarak baktığımızda asıl ihtiyaç duyulan şeyleri ve sorunun asıl kaynağını gözden kaçırabiliriz.

Bu gerçeğin uzun süre farkında olan bir terapist olarak pozitif psikoterapi benim kendimi ait hissettiğim en önemli yaklaşımlardan biri haline geldi.

Bugün de sana pozitif psikoterapi yaklaşımını genel olarak tanıttım.

Eğer psikoterapi yaklaşımlarına ilgili duyuyorsan, böyle bir arayışın ve belli kafa karışıklıkların varsa bugün anlatacağım konular senin için faydalı olabilir.

Pozitif psikoterapi yaklaşımı dışındaki bir uzmanla çalışıyor olsan bile bu yazıda seninle paylaşacağım konular kendi kişisel gelişim sürecini daha etkili şekilde yapılandırman, buna göre belli beklentiler içine girmen açısından bir yol haritası çizmeni sağlayabilir.

Pozitif psikoterapinin temelleri yakın çalışma arkadaşlarının da desteği ile birlikte Nossrat Peseschkian tarafından 1968 yılında atılmıştır.

Peseschkian İran kökenli bir uzman.

İran Devriminden sonra İran’dan göç ediyor ve Almanya’ya yerleşiyor.

Orada tıp eğitimi alıp yaşamının sonuna kadar çalışmalarını Almanyada yürütüyor.

Dolayısıyla hem doğu hem de batı kültüründen doğrudan etkilenen bir uzman.

Hem kişisel hem de mesleki hayatında kültürlerarası etkiler konusuna oldukça kafa yormuştur ve kendi çalışmalarına entegre etmiştir.

Böylece daha hibrit, bütünsel bir yaklaşım geliştirmiş olması açısından bizim kendi kültürümüze de uygun olduğunu gözlemliyorum.

Bu yaklaşımı kullanan meslektaşlarım da benzer şeyi söylüyorlar.

Psikoterapi yaklaşımını daha iyi tanıtabilmek açısından belli özelliklerinden bahsedeyim.

 

1. Pozitif Odak

Pozitif psikoterapinin en önemli özelliklerinden biri; yöntemin adından da anlaşılacağı üzere pozitif odak olmasıdır.

Ama burada pozitif kelimesini toz pembe bakmak, sadece olumluya odaklanmak olarak düşünme.

Burada pozitif kelimesi; pozitifin Latince kökenindeki orijinal anlamından geliyor.

“Pozitif”in Latince kökeni Positum ya da positivustur.

Anlamı da elde olan, var olan, gerçek olandır.

Pozitif düşünmek demek sadece olumluya odaklanmak değil; hem olumluyu hem olumsuzu bir bütün olarak görmektir.

Güçlü olan taraflara ekstra odaklanılır ama yaşadığın belli sıkıntılı duygular da detaylı olarak analiz edilip işleniyor.

 

2. Eklektik Yaklaşım

Pozitif psikoterapinin diğer bir önemli özelliği de; eklektik bir yaklaşım olmasıdır.

Diğer önemli psikoterapi yaklaşımlarının en işe yarayan kavramlarını içerir.

Bunlar neler?

Psikodinamik

Hümanistik

Bilişsel Davranışçı 

Sistematik gibi önemli yaklaşımlardır.

Bunların ne olduğu konusu kafanı karıştırmış olabilir, teknik terimler de sıkıcı gelmiş olabilir.

Burada seni çok sıkmak istemiyorum.

Bunları ayrı biz yazı dizisinde de anlatabilirim.

Kısaca şunu söyleyebilirim; yukarıdaki yaklaşımlar şu anda ülkemizde ve dünyada en çok kullanılan, en saygıdeğer yaklaşımlardır.

 

3. Kısa Süreli Dinamik Çatışma Odaklı 

Pozitif psikoterapinin önemli diğer özelliği de; içsel çatışmalara, çocukluk döneminin getirdiği etkilere, deneyimlere bu yaşantıların içinde kaybolmadan odaklanılıyor.

 

4. Kültürlerarası Yaklaşım

Pozitif psikoterapinin diğer bir önemli noktası; kültürlerin kişinin hayatına etkisine özellikle önem verilmesidir.

Bu diğer psikoterapi yaklaşımlarının da üzerinde durabileceği bir konu ama pozitif psikoterapide buna has araçlar, kelimeler var.

Daha basit bir dil kullanılarak kavramların kişi tarafından analiz edilmesi, fark edilmesi önemsenir.

Maneviyat da kişinin hayatına etki eden önemli bir değer olması açısından bu süreç içinde tespit anlamında konuşulabiliyor.

Tabii ki maneviyatın kendi içi değil; kişi için önemi, mevcut sorunlarda başa çıkmada ne derece kullandığı gibi bilimsel temelden kopmadan özel bir yöntemle konuşulabiliyor.

 

5. Hikaye ve Metafor Kullanımına Önem

Pozitif psikoterapinin diğer bir önemli özelliği; hikaye ve metafor kullanımına ekstra önem vermesidir.

Hikayelerin, benzetmelerin, metaforların kullanılması sağ beyni daha çok aktive eder.

Böylece belli soyut, anlaşılması zor kavramlar daha hızlı şekilde ele alınıp konuşulabilir.

Dolaylı yoldan daha derinlikli çalışma fırsatı verebilir.

Tabii ki burada en önemli olan şeylerden biri de basit bir dil kullanımına önem verilmesidir.

Çünkü her insan soyut düşünme konusunda çok iyi olmayabilir, bu konuda zorlanabilir ama özellikle eğitim seviyesiyle alakalı belli noktalarda hikayelerle, benzetmelerle yaklaşmak kompleks kavramları çok daha hızlı şekilde kavramayı sağlayabiliyor.

Kişi daha kolay hatırlayabiliyor.

O yüzden hikaye ve metafor kullanımı pozitif psikoterapinin önemli bir unsurudur.

 

6. Terapi Dışında Uygulamaları Olması

Pozitif psikoterapinin önemli bir özelliği; sadece terapi alanında değil birçok alanda kullanılabilen büyük bir yaklaşımdır.

Danışmanlık, koçluk çalışmalarında, insan kaynaklarındaki belli eğitimler, liderlik, çatışma yönetimi, arabuluculuk gibi birçok farklı alanda pozitif psikoterapinin araçlarını ve kavramlarını kullanmak mümkün.

 

7. Prensipler

Pozitif psikoterapinin bütünsel bakmayı kolaylaştırması açısından diğer bir önemli özelliği; 3 tane prensibe sahip olmasıdır.

 

Umut Prensibi: 

Yaşanan sıkıntıların arkasında pozitif belli işlevler ve anlamlar vardır.

Eğer yeterince dikkatli şekilde analiz edilirse bu anlamlara ulaşılabilir, keşfedilebilir.

Dolayısıyla bu yüzden umut edebilir, motivasyonunu yüksek tutabilir.

Yeter ki meraklı bir zihinle bu konulara yaklaşsın.
İşlevler ve anlamlar fark edilirse buna uygun çözüm yolu bulunabilir.

Örneğin pozitif psikoterapiyle, depreyon sorununa ve içsel çatışmalara duygularla temas edebilme kapasitesi olarak bakabiliyoruz.

Depresyonun da aslında mevcut kalıplara karşı bir isyan olduğunu söyleyebiliriz.

Alışılagelen kalıplarla hareket etmenin sana iyi gelmediğini, bir şeyleri daha farklı yapmanı söyleyen bir işarettir.

Sadece depresyonu ortadan kaldırmaya çalışan bir yaklaşım bir yerde tıkanır ve sonrasında depresyon yine ortaya çıkar.

Özetle, insanın mevcut sıkıntılar karşısında bu sıkıntıların arkasındaki işlevleri ve anlamları fark etmesini sağladığımızda kendi içindeki potansiyelini daha kolay ortaya çıkarabiliyor.

İhtiyaçlarını karşılama konusunda yeni çözüm yollarını ve kaynaklarını fark etme imkanı oluyor.

 

Denge Prensibi:

Denge prensibine göre hayatta sahip olduğumuz ve dengeli bir şekilde geliştirilmesi gereken birçok beceri var.

Bu beceriler birincil ve ikincil beceriler diye 2 kategoriye ayrılıyor.

Sevgi, güç, güven gibi daha temel beceriler birincil becerlerdir.

İkincil beceriler de; çalışkanlık, düzenlilik, dakiklik, açıklık, güvenilirlik gibi becerileri içeriyor.

Bu beceriler ne kadar dengeli ve gelişmiş olursa yaşamla o kadar etkili bir şekilde başa çıkabiliriz, ihtiyaçlarımızı karşılama konusunda daha donanımlı olabiliriz.

Bazı becerilerde eksiklikler olduğunda ya da fazla kullanıldığında belli dengesizlikler ortaya çıkıyor.

Bu dengesizlikler karşısında da psikolojik sıkıntılar işaret vermeye başlıyor.

Bu işaret; “Kendinde geliştirmen gereken bazı noktalar var, bu noktaları fark et ve geliştir.” der.

Bu becerileri de yaşamın Beden-İlişki-Başarı-Gelecek, anlam, maneviyet alanı olmak üzere 4 alanı üzerinden dengeli şekilde karşılamak önemlidir.

Bu dengeyi karşılarken diğer alanları ihmal etmemek, her alana gerektiği kadar özen göstermek önemlidir.

Mesela bir insan ilişki alanına çok fazla önem veriyor, yatırım yapıyor ama başarı alanına -kendini yeterli hissedebileceği alana- yeterince yatırım yapmıyorsa bir noktada özgüven sorunları yaşayabilir.

Ya da tam tersi olarak kişi başarı alanına çok fazla zaman ayırıyor ama ilişkilerini ihmal ediyorsa yalnızlık sorunları yaşayabilir.

Bu örnekler gibi belli sorunlar gündeme gelince daha sonra da bu sorunları çözmeye yönelik bulunan çözümlerin kendisi de başka sorunları beraberinde getirebiliyor.

Bu sorunların gelmesiyle birlikte mevcut problemler daha da karmaşık hale gelebiliyor ve asıl önemli olan noktalar gözden kaçırılabiliyor.

Dolayısıyla pozitif psikoterapide, ihtiyaçların karşılanmasına yönelik geliştirilmesi gereken ihtiyaçların dengeli bir şekilde geliştirilmesi, yaşam enerjini 4 alana dengeli şekilde dağıtabiliyor olmak çok önemlidir.

 

Danışmanlık Prensibi:

Danışmanlık prensibine göre, hem terapide hem de kendi kendine yardım etme sürecinde 5 aşamalı bir yol izlemek gerekiyor.

Bu 5 aşamalı yolu izlediğinde mevcut süreci çok daha verimli ve net bir şekilde yürütme şansın oluyor.

5 yolu hızlıca özetleyecek olursam;

  1. Sorunları algılamak
  2. Duygularda kaybolmadan büyük resme odaklanarak bakabilmek
  3. Mevcut veriler analiz etmek, farkında olmadığın noktaları fark etmeye çalışmak
  4. Farkındalığın yükselmesiyle birlikte daha önce görülmeyen noktaları fark etmek ve kendi içindeki bazı açıklanamayan noktaları açıklamaya başlamak ve böylece kendini geliştirmeye yönelik motivasyonunun, umudunun artmasını sağlamak. İletişim becerilerini, problem çözme becerilerini geliştirerek mevcut ihtiyaçlarına yönelik belli çözüm yollarını bulmak ve uygulamaya dökmek
  5. Odaklandığın mevcut konular dışında yaşam kaliteni daha artırabilecek, bir sonraki aşamaya geçmeni daha hızlandırabilecek noktaların neler olduğunu, kendinde geliştirebileceğin alanların neler olduğunu, gelecekte karşılaşabileceğin durumlara yönelik şimdiden içsel/dışsal olarak yapabileceğin yatırımların üzerinde kafa yorduğun, bir nevi amaçlarını genişlettiğin yolu izlemek

5 basamaklı yolun özünü detaylı olarak anladığında gerçekten birçok noktaya nasıl yaklaşabileceğin konusunda sana fikirler verebiliyor.

UYAN Yöntemini oluştururken de bu 5 basamaklı yoldan belli oranlarda esinlendim.

5 basamaklı yöntemle birlikte yakınlarına da nasıl destek olabileceğini öğrenmeye başlıyorsun.

Pozitif psikoterapide bu önemlidir.

Sadece kendine destek olmak değil; yakınlarına da destek olmak, onlara katkı sağlayabilecek bir model nasıl olabileceğini öğrenmeye bu süreçte önem veriyoruz.

Pozitif psikoterapi yaklaşımı daha anlatabileceğim birçok kavrama, yönteme sahip olan bütünsel bir yaklaşımdır.

Daha önce yazdığım gibi benim çalışmalarımın önemli bir kısmını oluşturuyor.

EMDR dışında en çok yararlandığım yaklaşımlardan biridir.

Blogumda yazdığım birçok içeriğin temelini pozitif psikoterapi yaklaşımından sentezliyorum.

Pozitif psikoterapiye yönelik farkındalığın daha da artmasını özellikle önemsiyorum.

Eğer bu yazıyı bir meslektaşım olarak okuyorsan bu alana ilgin varsa ve bu konuda eğitim almayı düşünüyorsan sana kendini geliştirme ve eğitim alma sürecinde yol haritası alabilmen açısından destek olabilmek isterim.

Bunun için de e-mail adresimden bana ulaşabilirsin.

Konuyla ilgili düşüncelerini, görüşlerini, aklına takılan noktaları yorumlar kısmında paylaşabilirsin.

Uzm. Psk. Cem Gümüş

Kaliteli Yaşam Danışmanlığı ve Travma Terapisi/EMDR özel çalışma alanlarımdır.

Psikolojik güçlükler ve kişisel gelişime yönelik birçok içerik (kitap ve online eğitimler vb.) paylaşıyorum.

İçeriklere ulaşmaya başlamak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kendinin Terapisti Ol Kitabı

psikolog kitapları öneri kendinin terapisti ol

Daha Kaliteli Bir Yaşam İçin
4 Basamaklı Uyan Yöntemini
Nasıl Kullanabileceğinizi Öğrenin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir