Deprem gibi bir travma sonrası suçluluk ve utanç hissetmek birçok kişi için çok doğal ama bu duyguları geçiştirmemek gerekiyor.
Duygularının sana söylemeye çalıştığı şeyleri görmezden gelirsen o zaman bu hisler sana yük olur ve kronik bir stres yaşarsın.
Bu yazım birebir afetzede olmayan kişiler içindir.
Afetzedelere yönelik gönüllü psikolojik destek çalışmalarında onların yaşadığı kayıplarla ilgili suçluluk duygularını özel olarak işliyoruz.
O yüzden o konulara bu yazımda girmeyeceğim.
O bölgelerde olmayıp deprem haberlerini izleyen ve bir şey yapamamanın ya da yapmamanın getirdiği suçluluk ve utanç duygusunu yaşayan kişilere seslenmek istiyorum.
Yaşadığımız deprem felaketi sonrası o bölgede olmadığı için zarar görmeyen çok sayıda kişi var.
Bunlardan birisi de benim.
Benim gibi birçok kişi deprem sonrasında birçok karışık duygu yaşadı, yaşamaya da devam ediyor.
Şaşkınlık, üzüntü, kaygı, öfke, suçluluk, utanç, memnuniyet gibi birçok duygu yaşıyoruz.
Memnuniyet ne alaka? diyebilirsin.
Benim ve yakınlarımın başına gelmedi, çok şükür dediğimiz anda hayatta olduğumuz için memnuniyet duygusu yaşıyoruz.
Barınma, yemek, su, tuvalet gibi çok temel ihtiyaçların bile ne kadar önemli olduğunu, aslında ne kadar değerli şeylere sahip olduğumuzu gördük.
Bizi iyi hissettirebilecek, oyalayabilecek ne çok şeyin olduğunu anladık.
Öncelikle şunu söylemeliyim, tüm bu duyguları hissediyorsan duyarlı birisi olduğunu görüyoruz. Bu da iyi bir şey.
Duyarlı insanların olması umut verici ancak umut ettiğimiz geleceğin daha yakın olması için duyarlı olduğumuz duygulara kulak verip gerekenleri yapma konusunda sorumluluk almalıyız.
Eğer bu sorumlulukları almazsan işte o zaman bu duyguları tolere edemediğin için hissizleşmeye başlarsın.
Ne yazık ki hissiz, duyarsız insanlar nedeniyle doğal deprem olayı, doğayla uyumsuz vaziyetteki binaların yıkılmasıyla trajediye döndü.
Yıkılan binalarla bağlantılı bir müteahhidin, yapı denetim sorumlusunun, ruhsat verilmesinde yetkili birisinin, ruhsat verilmesini kolaylaştıran nüfuzlu birilerinin ya da az maliyetle çok kazanç elde etmek isteyen bir yatırımcının bu yazıyı şu anda okuduğunu zannetmiyorum.
Sana çok yüklendiğimi, asıl gerçek suçluların suçlu hissetmesi ve yargılanması gerektiğini düşünebilirsin.
Bu konuda söyleyebileceğim bir şey yok. Yapılması gereken gayet açık.
Ben hep kişisel sorumluluğu önemserim.
O yüzden biz kendi kapımızın önünü temiz tutarsak her yerin temiz olabileceğine inanıyorum.
İşte hissettiğin suçluluk-utanç hissi de sana bunu söylemeye çalışıyor.
Değerleriyle bütünlüklü ve içine sinen bir yaşamın olsun istiyorsan daha önce düşünmediğin sorumluluklarının neler olduğunu değerlendirmelisin.
Ben kendi adıma bu süreçte maddi-manevi elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum.
Kendi işim doğrultusunda bilgi içerikli birçok video paylaşmak, deprem mağdurlarına bağlı olduğum derneğin koordine etmesiyle uzun süreli ücretsiz psikolojik destek yapmak bundan sonra alabileceğim sorumluluklar arasındadır.
Ayrıca arama kurtarma gönüllüsü ihtiyacının ne kadar fazla olduğunu gördüğüm için ben de bu konuda gönüllü olabilmek için gerekli süreçlere başlamaya niyetlendim.
Önümüzde büyük çaplı oluşacak başka depremler de var ve nitelikli şekilde destek olabilme sorumluluğunu hissediyorum.
Daha fazlası da olabilir belki ama mevcut imkanlarımla bu kadar yapabiliyorum.
Yaşadığımız suçluluk-utanç duygusu bize aslında deprem gerçeğiyle yaşayıp şimdiden bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğine işaret ediyor diye düşünüyorum.
O yüzden neler yapabileceğini ciddi ciddi düşünmen çok önemlidir.
Uzm. Psk. Cem Gümüş