https://youtu.be/83ahDj47OKsEşiniz veya partneriniz sizi bu videoyu izlemeniz için yönlendirdi ya da kendiniz denk gelip izlemeye karar verdiniz. Her iki durumda da ilişkinizde sorunlarla alakalı bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkındasınız ki bu iyi bir şey. Ne yaparsanız yapın eşinizi/partnerinizi tatmin edemiyorsunuz diye tahmin ediyorum. Bir şekilde sorun çıkarması, aslında her şey yoluna girecekken ufak şeyleri dert …
Eşiniz veya partneriniz sizi bu videoyu izlemeniz için yönlendirdi ya da kendiniz denk gelip izlemeye karar verdiniz.
Her iki durumda da ilişkinizde sorunlarla alakalı bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkındasınız ki bu iyi bir şey.
Ne yaparsanız yapın eşinizi/partnerinizi tatmin edemiyorsunuz diye tahmin ediyorum.
Bir şekilde sorun çıkarması, aslında her şey yoluna girecekken ufak şeyleri dert ediyor gibi görünüyor, kafasında çok kuruyor, bazı şeylere takılıyor ve bu sizi çok çaresiz bir duruma sokuyor, çok bunalmış hissediyorsunuz.
Şimdi de çift terapisine gidelim diye tutturmaya başladı.
Deneyimli bir çift terapisti olarak genelde bu sorunları erkeklerin yaşadığını söyleyebilirim. Çift terapisine gitme konusunda tereddütlü olan taraf genelde erkekler oluyor.
Bunun da belli nedenleri var aslında. Bunu bir erkek olarak da daha net bir şekilde anlayabiliyorum. Ama şunu da gözlemledim ki başta tereddütlü olup bir şekilde çift terapisine gelen erkekler daha sonra “ben niye geldim ki, çok gereksiz” demiyorlar.
Yani kendi çalışmalarımda bunu gözlemledim. Gelen herkesin önyargıları bir şekilde kırılıyor ve fayda sağlıyorlar.
Ayrılmaya karar vermiş olup gelen kişiler bile bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yürütebiliyorlar, daha çok sinebiliyor buna. Narsist olan kişiler de dahil.
Tabii ki bu tür faydaların alınabilmesi için sürecin iyi bir uzmanla yürütüldüğünü varsayıyorum.
Bugünkü yazımda çift terapisine gitme konusunda yaşadığınız tereddütlerin arkasındaki gerekçeler konusunda farklı bakış açıları sunacağım.
16 Başlık altında topladığım bu gerekçeler neredeyse karşılaşabileceğiniz her tür sorunu içeriyor gibi görünüyor. O yüzden de anlatacaklarımdan fayda sağlamanız için bunların hepsini sonuna kadar dinlemenizi öneririm.
1. “Sorun Bende Değil Ki Onda. O Mutsuzsa Eğer Onun Gitmesi Gerekmez Mi?”
“Sorun bende değil ki onda. O mutsuzsa eğer onun gitmesi gerekmez mi? Hem zaten ben kendimi geliştiriyorum, bazı şeylerin farkındayım ama onun çözmesi gereken şeyler olduğunu da biliyorum.
O yüzden de ben niye çift terapisine gideyim ki? O gitsin o çözsün o zaman her şey düzelecek zaten.
Benim çok fazla beklentim de yok, ben var olan şeyle de mutlu olabilirim ama o sorun çıkarıyor.”
Bu söylediklerinizde gerçekten haklılık payı olabilir.
Eşiniz/partneriniz bazı sıkıntılara sahiptir ve gerçekten bunları çözmesi çok önemlidir. Ama şunu göz ardı etmeyelim: İlişki iki taraflı bir süreç ve mutlaka ki az ya da çok sizin de belli bir payınız var.
Hadi diyelim ki sizin payınız çok fazla yok ve eşiniz gerçekten problemli. Ama onun problemine nasıl yaklaştığınız konusu bir problem olabilir.
Yaklaşımınızda, üslubunuzda bir sorun olabilir. Ona bir şeyleri fark ettirme konusunda yeterince iyi etki edemiyor olabilirsiniz. Yani sağlıklı bir şekilde yaklaşmıyor olabilirsiniz.
Tamam, sizde problem olmayabilir gerçekten. Çift terapisine gitmek sorunlu eşin/partnerinize destek olma konusunda nasıl yaklaşacağınızı öğrenmek açısından da faydalı olacaktır.
Böyle bir sürece gitmek kendi sınırlarınızı zorlamadan, kendiniz olma deneyimini kenara koymadan eşinize nasıl destek olabilirsin, onun yanında olabilirsin bunu bir şekilde öğrenebilirsin.
Eşiniz sizi nasıl bir duruma soktuğunu fark edebilir ki bence burası önemli. Sonuç olarak siz de anlaşılmak istiyorsunuz.
Eşinizin sahip olduğu sorunların size nasıl etkilerde bulunduğunu bunu kendiniz de anlatamıyorsunuz diye düşünüyorum.
Tamam, çift terapistine gittiğinizde terapist zaten aynalama yapacaktır ve eşiniz/partneriniz anlayacaktır “ha ben yani aslında çok da iyi bir pozisyona sokmuyor muşum, böyle hissettirdiğimin farkında değildim” bunları anlaması da bayağı bir avantaj sağlayacaktır size.
Yani eşinizin/partnerinizin dırdır etmesini azaltma konusunda da etkili bir destek almış olursunuz böylece.
2. “Terapi İşleri Pahalı ve Zaman Kaybı”
“Hocam bu terapi işleri pahalı bir şey. Bir de bence zaman kaybı ya.
Televizyonda falan da görüyorum, dizilerde filmlerde bana komik geliyor ya. Bence ölü yatırım gidince de çok bir fayda olmayacak, zaman kaybı.”
Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki evet seanslar pahalı gibi görünse de birçok terapist danışanlarından daha az varlıklıdır. Yani bize gelen kişiler aslında bizden çok daha varlıklı kişiler oluyor.
Sonuç olarak biz her dakikamızı seans alarak geçirmiyoruz, tükenmemek için. Bir cep telefonu alma vesaire yapacağınız yatırımdan alacağınız kazancı bir karşılaştıralım.
İlişkiniz hayatınızın çok önemli bir kısmıdır ve orada bir sorun yaşadığınızda hayatınızın neredeyse her alanını olumsuz etkiler.
Mutsuz olursunuz ve daha sonra ayrılıklar, boşanma süreçleri çok daha masraflı olur. Ama her şeyi kenara koyduk, manevi anlamda çok fazla kayıp yaşarsınız.
Dolayısıyla mutsuz bir ilişkide mahkum gibi yaşamak gerçekten çok büyük bir problem.
O yüzden de buraya yapacağınız yatırım bu konuda bir şeyleri düzeltecek, buna değip değmeyeceğini tekrar bir düşünmeni öneririm.
Gelelim dizi filmlerdeki sahnelere. Açık söyleyeyim ve net bir şekilde bunu cevaplandırayım: İzlediğim dizi ve filmlerde geçen psikolog, terapist sahnelerinin neredeyse tamamı senaristlerin uydurması, kesinlikle gerçeği yansıtmıyor.
Bilgisiz bir şekilde tamamen “bence böyle olur” deyip yazdıkları senaryolarla ya işi tiye alıyorlar veya bir şekilde abartıyorlar.
Ama neredeyse tamamı yanlış, bunu çok net söyleyebilirim.
3. “Çift Terapisine Gidip Ayrılanları Duydum”
“Birinden duydum, çift terapisine gitmişler ve daha sonra ayrılmışlar. O yüzden bence çift terapisi faydasız.
Hem biz de aslında bir denedik, birine gitmiştik bir iki seans, hiçbir işe yaramadı, sadece anlattık o da dinledi. Bence çift terapisi faydasız.”
Açıkçası çift terapisi ne kadar erken alınırsa o kadar verimlidir.
Artık kangren haline gelmiş sorunlar varsa, duygusal olarak tükenmişlik varsa, hani kopukluk varsa, enerji artık bittiyse ve ayrılık sürecini psikolojik olarak, lojistik olarak partnerler hazırlanmışsa biz terapiye de gittik olmadı diyebilmek için vicdanlarını rahatlatmak için eğer çift terapisine gittiler tabii ki bu süreç verimsiz olacaktır.
Sonuç olarak terapinin verimli olabilmesi için bunun belli şartlarının sağlanmış olması gerekiyor.
Terapinin verimli olması için birçok faktör var: Doğru zamanlama, sorumluluk almak, değişime açık olmak, bunun için gerekenleri yapmak, doğru bir uzmanla çalışmak gibi birçok şey sayabilirim. Eğer bu şartlar yoksa tabii ki süreç verimli geçmeyecektir.
Özellikle kurtarma konusunda.
4. “Konuştukça Sorunlar Büyür”
“Hocam bence sorunlar konuştukça büyür. O yüzden de suyu bulandırmaya bence gerek yok.
Zaten işimiz gücümüz stresli, hayat stresli, bir de bu konuları incik cincik edip böyle deşmek ne fayda sağlayacak ki? Bunlar daha da aslında bizim bunalmamıza neden olacak.
Bunlara zaman ayırmanın anlamı yok bence. Hiçbir ilişki mükemmel değil hani bu tür şeyler olabilir, çok büyük dert etmemek lazım, çok kurcalamamak lazım.”
Evet bazı sorunlar çok fazla dert edilmemesi gereken, kabullenilmesi gereken şeylerdir ama bazı sorunlar da vardır ki iltihap kapmış yara gibidir.
İltihaplanmış bir yara kendiliğinden düzelmez, daha da kötüleşir.
O yüzden de yaşadığınız sorunların önem derecesini bir gözden geçirmek gerekiyor.
Gerçekten akışa bırakıldığında kendiliğinden çözülmeyecek ve giderek aradaki duygusal kopukluğu artıracak tarzdaki sorunlara bir şeyler yapmak lazım.
Yoksa ilişkide hem sizin hem de karşınızdaki kişinin eşinin işte partnerinin hayat kalitesini önemli oranda azaltacaktır.
Normal şartlarda tabii ki partnerler arasında belli fikir ayrılıkları olacak. Sonuçta iki farklı insan bir arada yaşamaya çalışıyor ama bunlar bir şekilde tatlılıkla çözümlenmediği lazım.
Eğer bu olamıyorsa o zaman bir sorun var ortada ve akışa bırakmak da bu şartlarda pek kolay değildir aslında. Tamam “benim işim evim var, diğer sorumluluklarıma odaklanın” diyebilirsin ama zaten sen de fark edeceksin ki evde sorun varken işine de odaklanmayı yaşam enerjini aslında bunlar tüketmeye başlıyor.
Yani o iltihap kapmış yara acısıyla bir şekilde kendini sana sürekli hissettiriyor zaten.
O yüzden de elini taşın altına koyup bir şeyler yapmak orta ve uzun vadede çok daha iyi bir strateji.
5. “Terapiye Gidenler Zayıf İnsanlardır”
“Hocam açık konuşayım bence terapiye giden kişiler zayıf insan duygusal insanlar. Ya ben bunu kendime yediremiyorum. Bence erkek adam böyle yerlere gitmez.”
Açıkçası meseleye şu tür bir perspektiften bakmanı öneririm: Terapiye gitmek daha zor olan şey, sorunların yüzleşmek, kırılgan duygularını paylaşmak, anlatmak, elini taşın altına koyup bir şeyleri değiştirmeye çalışmak, belki çok yüzleşmekten kaçındığını kendinle alakalı konuları da masaya yatırmak hiç de kolay bir şey değil aslında.
Cesaret isteyen bir şey, emek isteyen bir şey, çaba isteyen bir şey ve bu tür bir cesareti ve bilinçlenmeye açık olan kişilerin terapiye başvurduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim.
Hem bir erkek hem de bir terapist olarak çok net söyleyebileceğim bir şey var: Duygularda kaybolmadan, bunalmadan mantık düzleminden uzaklaşmadan sorunları derinlikli bir şekilde ele alıp işlemek, çözümlemek kesinlikle mümkün.
6. “Olayların Aslını Bilmeden Biri Bizi Anlayamaz”
“Hocam bence biz terapiye gitsek çok faydalı olmaz çünkü yani olayların tüm aslını bilmeden bir başkası nasıl anlayabilir ki bizi?
Ben eşim gibi de yaşadığımız her şeyin detaylarını aklımda tutmuyorum.
O ona kalsa tüm detayları tek tek sıralıyor. Bunların hepsini de anlatmayı ben anlamsız görüyorum. Yani o geçmişin karanlık sularında neden kaybolalım?
Ben hep önüme bakarım. O yüzden de meselenin tüm detaylarını anlatmayınca da karşımdaki kişi terapist bizi anlayamaz. O yüzden de gerçekten yardımcı olamaz bence zaman kaybı.”
Evet çok şey yaşanmış olsa bile açıkçası yaşadığın şeyler genelde bir elin parmaklarını geçmeyecek temalar etrafında toplanabiliyor.
O yüzden de aslında biz terapistler çift terapisi yaparken konunun detaylarında çok kaybolmak istemeyiz.
Hatta sizler detaylarda kaybolduğunu zaman biz toparlıyoruz.
Çünkü gerçekten de dediğin gibi bu detaylar içinde kaybolmanın hiç pratik bir faydası yok.
Terapistler bu temaları yakalayıp net bir şekilde ifade ettikleri zaman o zaman senin de kafan netleşmeye başlıyor.
“Evet ya tam olarak da bu yaşadığımız şey bu işte işte a olayında da b olayında da c olayında da biz tam olarak bunu yaşıyoruz” demeye başlarsın.
O zaman da her bir olayı tek tek anlatmaya gerek yok çünkü terapistin seni anladığını meselenin özünü yakaladığını görürsün ve bu seni aslında heyecanlandırır.
“Evet asıl meseleyi fark ettik net bir şekilde ifade ettik” dersin.
Bu netliğe ulaşınca da zaten sorunun nasıl çözüleceği kendiliğinden gelmeye başlar ve eğer o noktada eşindeki sorunlar daha ön plana gelirse zaten sen de daha çok anlaşıldığını hissedersin.
Çünkü muhtemelen eşindeki bazı sorunlar belki o temaları daha alevlendirirken, anlatamadığını hissediyordum. O noktada sorun daha net bir şekilde görüleceği için duygular kenara koyularak mantık düzlemiyle de bunu ele alabilmek mümkün hale gelir.
7. “Bizim Sorunumuz Diğerlerinden Farklı, Karakterim Bu”
“Hocam bence bizim sorunumuz diğer çiftlerden farklı ya. Değiştirecek bir şey yok. Benim karakterim bu.
Bence bir şeyleri zorlamamalı. Var olanı olduğu gibi kabullenmeli, biz değişmeyecek gerçekleri uzun uzun konuşsak ne değişecek ki?
Yine aynı noktaya gideceğiz, birbirimizi yiyip duracağız. Hatta belki de bence bizim ayrılmamız gerekiyor.
Ben bunu da düşünmeye başladım ama eşim bunu da kabullenmiyor, bunu da konuşamıyoruz. O yüzden terapiye gelmemiz neyi değiştirecek ki? Bence gereksiz olur.”
Bir şeyleri kabullenmekle, bir şeyleri değiştirmek arasında açıkçası ince bir çizgi var.
Bu ince çizgiyi nereye koyacağını netleştirmenin yolu da konuşmak, yani aslında diyalog kurmak.
Bazı gerçekleri anlatmaya çalışıyorsan kabullenmesi gereken gerçekleri eleştirel, yargılayıcı bir üsluba girmeden yapın. Eşinin de bazı gerçekleri görmesini zorlaştırmayın.
Bizim yaptığımız en önemli şeylerden biri de kabullenilmesi gereken gerçekleri her iki tarafında net bir şekilde görmesini sağlamak.
Birlikte o gerçeklere ulaşmak ve evet bunun için de konuşmak.
Bazı şeyleri irdelemek gerekiyor. Bu konuşmanın sonucunda ilişkileri kurtarılamayan kişiler zaman içinde bunu fark ettiniz ya da zaman içinde kendi içinizde karakterinizde bazı şeyleri keşfettiniz.
Günün sonunda anladınız ki biz birbirimize uygun değilmişiz. Böyle bir noktada bile çift terapisine başvurmak faydalı olacaktır ve çift terapisinden aldığın verim şöyle bir şey olacaktır:
“Evet biz birbirimizi daha iyi anladık kendimizi daha iyi anladık ve birbirimize uygun olmadığımızı gördük. O yüzden de ayrılık kararı sağlıklı bir karar. Bu bizim içimize siner.”
Şimdi bunu söyleyebildiği bir tarafın içinde kalmayacaktır. Hani bu doğru karar mı yanlış karar mı ve boşanma süreci çirkinleşmeden sonlanabilir mi?
8. “Dışarıdan Destek Almak Acizliktir”
“Hocam çift terapisinin benim karakterime biraz ters olduğunu düşünüyorum.
Çünkü ben her zaman hayatta her işimi kendim hallettim. Dışarıdan destek almayı sevmem.
Bizim sorunumuz varsa eğer gidip bunu bir başkasına danışmak, ondan yardım istemek bana acizlik gibi geliyor. Yani ben kendime bunu yediremiyorum.”
Çift terapisinde bizim açıkçası hedeflediğimiz şöyle bir şey vardır: Her iki partner de kendisine dönsün.
Birbirine ne hissettirdiğini ne yaşattığını fark etsin ve sorumluluk alsın. Yani kendi içlerinde bir şeyleri değiştirsinler.
Bizim de istediğimiz şey aslında eşlerin, partnerlerin kendi kendine çözmesini sağlamak.
Biz sadece bazı gerçeklerle yüzleşmelerini kolaylaştırıyoruz. Kendi kendilerine görmekte zorlandıkları noktaları onlara fark ettiriyoruz.
Bunun sonrasında çözümü yapacak kişi yine sen ve partnerin eşin. Her şeyde kendine yeten, bir şekilde kendi halletmeye çalışan birisi olarak halletmek zorlandığın bir konu varsa eğer ve bu sana sıkıntı yaratıyorsa, destek almaya karar vermek de sorunlarını kendi kendine çözebilen birisinin özelliğidir.
Yani ben bir işi kendim düzgün bir şekilde yapmak istiyorsam ama nasıl yapabileceğimi bilmiyorsam birinden destek alarak yine kendim çok daha verimli bir şekilde bu sorunu halledebilirim.
Yani yine ben hallediyorum ama verimlilik düzeyim artırmak için destek kalıyorum aslında hani bu konuya böyle bakabilirsin.
9. “Duygusal Şeyleri Paylaşmaktan Utanırım”
“Hocam benim karakterimde şöyle bir nokta da var. Ben açıkçası çok duygusal şeyleri paylaşmak işte hassas noktalarımı ortaya koymakta rahat hissedemiyorum.
Hatta bazen ben kendi kendimeyken gerçekten çok üzgün hissedebiliyorum. Bazen gözlerim dolar çok yalnız hissediyorum, anlaşılmamış hissediyorum.
Çok sinirliyim. Bir taraftan da bu duygularım ortaya çıksa, bir başkası görse çok utanırım. Hatta terapist karşısında diyelim ki bu hassas konuları konuştuk, belki ağlayasım geldi.
Gözlerim yaşardı. Terapist benimle dalga geçebilir belki odaklandığım takıldığım noktaları küçümseyecek.”
Deneyimli bir terapist olarak şunu söyleyebilirim ki karşılaştığım hiçbir çiftte bana komik gelecek bir sorun olmadı.
Hatta birçoğunun sorunlarının birbirine benzer olduğunu söyleyebilirim. Sonuç olarak herkesin ihtiyaçları aşağı yukarı aynı ve bu ihtiyaçların karşılanmaması ile ilgili yaşanılan sorunlar da birbirine benziyor.
Kendi duygularını net bir şekilde ifade eden, ortaya koyan, görünür olan kişiler dalga geçilmek bir yana tam tersi saygı uyandırır, şefkat uyandırır.
Senin de bu saygıya, şefkate çok ihtiyacın olduğunu tahmin edebiliyorum. Anlaşılmak, değer verilmek, özenilmek…
Senin de duyguların olduğunu, ihtiyaçların olduğunu, senin de insan olduğunun anlaşılması ve daha ince bir şekilde yaklaşılması, gönlünün hoş tutulması, bunlara ihtiyacın var.
Eğer partnerinde, eşinde bunu tetiklemek istiyorsan, sana böyle yaklaşmasını istiyorsan yumuşak karnını göstermen kesinlikle çok önemli.
Ben seans odasında sık sık gözlemlediğim bir şeyi paylaşabilirim: Bir taraf yumuşak karnını gösterdiği, hassas duygularını ifade ettiği zaman öbür taraf genelde şaşırıyor ya “ben senin böyle hissettiğini bilmiyordum bu kadar kırıldığını incindiğini böyle hassas duygulara sahip olduğunu, senin katı olduğunu, narsist olduğunu, işte önemsemediğini, tamamen bencillikle hareket ettiğini vesaire düşünüyordum.
Ama anlıyorum ki sen de önem veriyormuşsun, değer veriyormuşsun, kırılıyormuşsun. Beni arzuluyormuşsun, hayal kırıklığına uğruyormuşsun”
Bunu duyduğu anda seans odasında bile bir yumuşamanın, birbirine karşı bir çekimin tekrar alevlendiğini görüyorum.
Eğer geçmişte kırgınlık yaşanan olaylar varsa kesinlikle bu tür hassas diyalogları kurmak lazım. Bu tür diyaloglar eğer yapılamıyorsa kırgınlıklar da tamir olamıyor.
10. “Eşim Psikoloji Konusunda Benden Daha Bilgili”
“Hocam eşim böyle psikoloji ile ilgili kitaplar okur, videolar izler. Bu konularda benden daha bilgili diyebilirim.
O yüzden de bence bir terapiste gittiğimizde, ki genelde de terapistlerin kadın olduğunu görüyorum, eşimle aynı cinsiyette. O yüzden sanki taraf tutacak, eşime daha anlayışlı yaklaşacak, beni pek anlamayacak, eşim de daha sonra sanki beni manipüle edecek.
Ben kötü, sorunlu bir duruma düşeceğim.Bazen bakıyorum teorik olarak bu doğru denilen şeyler de aklıma tam yatmıyor.
Ama kendimi de tam ifade edemeyeceğim. O yüzden böyle bir pozisyona da girmek istemiyorum açıkçası.”
Terapistler her koşulda kendi cinsiyetlerinden bağımsız, nötr bir şekilde danışanlarına yardımcı olurlar.
Herhangi bir ideal şablon üzerinden hareket etmezler. İyi çalışan, yetkin terapistler için bunu özellikle söylüyorum.
“Bunun doğrusu budur, siz de böyle yapmalısınız” diye yaklaşmaz.
Sizlerin altyapısı, kültürü, bakış açısı, değerleri neyse bunları göz önünde tutarak hareket eder.
Eğer bir taraf diğerini psikoloji bilgisiyle vesaire ezmeye çalışırsa terapist hemen bu konuda aynalama yapar. Yani eğer eşin sana “benim eşimde terapistlere karşı falan bir sürü önyargısı var, bilgisiz” vesaire ile yaklaşırsa bu rahatsız edici yargılama konusunda eşine, partnerine uyarıda bulunur.
Bunun sana olan yansımaları konusunda ona ayna tutar ve seni rahatlatmaya çalışır.
Senin rahat bir şekilde kendini ortaya koyman çok önemli ve eşin de zaten psikolojiyle alakalı bir şeyler bildiğini zannetse bile ya tam doğru bilmiyordur ya da bildiğini hiç uygulamıyordur.
Dolayısıyla da biz terapistler aslında bu gibi durumlarda diğer tarafı bilgili olarak pek görmeyiz.
Bu bizim için bir avantaj değil hatta bazen dezavantaj bile oluşturabiliyor. Bildiğini zanneden ama bilmeyen kişiler dolayısıyla biz seans içinde, var olan sorunlar üzerinden doğrudan aynalayarak hareket ederiz.
11. “Hiçbir Şey Değişmezse Daha Kötü Olacak”
“Hocam açıkçası benim korktuğum bir şey var. Biz bir umutla terapiye gideriz, birkaç seans çalışırız. Ama sonra görürüz ki hiçbir şey değişmiyor.
Bizim durumumuz çözümsüzmüş. Ben böyle bir gerçekle yüzleşirsek her şeyin daha kötü olacağını düşünüyorum.”
Çift terapisi sürecinden verim almamanızın nedeni sizin durumunuzun çok kötü olduğu anlamına her zaman gelmeyebilir.
Belki sürece kendinizi çok veremediniz ya da çalıştığınız terapist yeterince yetkin değil.
O yüzden de size yeterince etkili bir şekilde yardımcı olamamış olabilir.
Dolayısıyla bu süreç neden verimsiz geçti bunu bir anlamak lazım. Ona göre belli manevralar yapılabilir.
Diyelim ki yetkin bir terapiste gittin, güveniyorsun ve şunu anladın: Evet biz birbirimize uygun değilmişiz. Bu ilişki bitmesi gereken bir ilişki.
Bu da aslında terapinin verimli geçtiğini gösteren bir şey olarak kabul edilebilir.
Belki de sen akışa bırakmış olsaydın on sene sonra bunu fark edecektin ama o on sene büyük bir kayıp olacaktı.
Şimdiden bazı gerçeklerle yüzleştin ve dolayısıyla da alternatif B planı yapabileceğin seçenekler var önünde.
On sene sonra da tabiki yapabilirsin. Ama zaman kıymetli ve şimdiden bazı gerçeklerle yüzleşmen de kendi başına bir faydadır.
12. “Bize Ters Çözümler Dayatılır”
“Bazen şunu düşünüyorum. Bize ters olan bazı çözümler dayatılmış. Bu terapilerde oralardan geliyor ya sonuç olarak.
Oralardaki değerlere uygun şeyler bize empoze edilir. Eşimin de çok aklına yatar ama aslında o da yeterince anlamamıştır meselenin özünü. Ben de bunu anlatamam ve nahoş bir durum ortaya çıkar diye de çekiniyorum.”
Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki çift terapisi ideal koşullarda şablon bilgilerle hareket etmez.
Yani bunun doğrusu budur, böyle yaklaşmaz. Her ikinizin de altyapısı, kültürü, kişiliği, yaşadığı hassasiyetler, değerler neyse buna göredir.
Aslında birbirinizle uyumlanmanıza yardımcı olur. Çünkü birisinin “ben asla bu kişiyle bir arada olmam” dediği birisi bir başkasına çok çekici gelebilir.
Bunun bir mantığı, doğrusu, yanlışı yok. Diyalog halinde kalarak birbirinizle özenli bir iletişim kurmak amacı doğrultusunda hareket ettiğimizde su yolunu bir şekilde zaten buluyor.
13. “Bu Kadar Büyük Sorunumuz Yok”
“Hocam Bazen ne düşünüyorum biliyor musun? Eşim niye şükretmiyor? Sorunları olan kişiler çift terapisine gitmeli, bizim öyle o kadar büyük sorunumuz yok ki.
Herkes bunları yaşayabilir. Bence var olanla mutlu olabilmek lazım. Çift terapisine de o yüzden bizim gitmemiz gerekmiyor bence.”
Genelde ne yazık ki ülkemizde birçok konuda olduğu gibi yumurta kapıya dayandığı zaman İnsanlar çift terapisine başvuruyorlar. Ya da eşinin ultimatomuyla.
“Gitmezsek boşanacağım, ayrılacağım” tehditle geliyorlar ki o noktaya geldiklerinde de zaten birçok kırgınlık birikmiş oluyor. Yani işler daha zorlaşıyor.
Aslında bundan dolayı da şu anda baktığında belki sorunlar çok büyük gibi görünmüyor olsa bile çift terapisine gitmen kesinlikle çok daha hızlı bir şekilde bir şeyleri fark etmeyi, işlemeyi sağlayacaktır.
Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki eşinin yakındığı sorunları başkaları da yaşıyorlar.
Bu konularda çift terapisi desteği aldıklarında, erken müdahale edildiğinde daha hızlı, daha tatlı bir şekilde çözmek kolay oluyor.
Belirgin büyük bir sorunun olmasa bile ilişkideki yaşam kaliteni, doyumunu artırmak için çift terapisine gidebilirsin.
Bunu bir danışmanlık olarak da düşünebilirsin. Sonuç olarak kendi anne babandan ideal bir şekilde bir şeyler öğrenmemiş olabilirsin. Onların ilişkisi iyi bir model olmamış olabilir sana.
Sadece bu yüzden bile destek almak faydalı olacaktır.
14. “İlişkimizin Başındayız, Tatsız Kaçmaz mı?”
“Hocam daha ilişkimizin başındayız ya daha baştan böyle çift terapisi falan bunlar içine girmek tatsız değil mi? Ya daha baştan böyle sorunlara odaklanmak çok doğru bir şey mi?”
Benim çalışmalarımda tekrar tekrar gördüğüm bir gerçek var ki ne kadar erken bir şeyler konusunda çaba gösterilirse, sorunların çözümü noktasında bir şeyler yapılırsa, o kadar kolay ilerlenir.
Bizim ülkemizde çok alışık olunmasa da, bu tür programlar pek yaygın olmasa da, evlilik öncesi danışmanlık şeklinde yurt dışında bazı programlar var.
Yani birkaç seans partnerler gidiyorlar. Mesela evlenmeden önce sağlıklı bir ilişkide nelere dikkat etmek gerekir? Bizlerin altyapısı nasıl? Birbirimizle ne kadar uyumluyuz? Neleri güncellemek faydalı olur? Kendimizde neleri geliştirmek bizim ilişkimizi daha kaliteli hale getirir? şeklinde gidiyorlar.
Bu tür programlarla birlikte ilişki çok daha baştan sağlamlaşır. Aslında sonuç olarak birçok kişi kendi anne babasından öğrendikleri ile ilişkiye başlıyorlar.
Onlar tersine öğretmen de olabilir. Yani kötü örnek olabilir. Kötü örnek gibi olmayacağım deyip kendince bazı çözümler,kararlar alabilirsin.
Ama sonuç olarak bunlar her zaman verimli olmuyor. Bu yüzden de o model eksikliğini telafi etmek açısından da sağlıklı ilişkilerde insanlar nelere dikkat ediyorlar bakmak gerekir.
15. “Ayrılmaya Karar Verdim, Yine de Gitmeli miyim?”
“Hocam açık söyleyeyim ben ayrılmaya karar verdim. Bu konuda da netim. Bu kararımdan da dönmeyeceğim.
Bildiğim kadarıyla çift terapisi sadece ilişkiyi kurtarma amacı, umudu olan kişilerin gittiği bir şey.
O yüzden de zaman kaybı. Bitecek bir ilişki için ben niye onunla birlikte seansa gideyim?”
Ayrılma kararını kendi içinde çok önceden vermiş olabilirsin. Duygusal bir kopmayı zaten yaşamış olabilirsin. Bu kararından dönmeyeceğine emin olabilirsin.
Ama belki de eşin aynı noktada değil. Onun süreci daha geriden geliyordur.
Onunla arandaki bu farklılık arada belki belli gerginliklere, baskılara neden oluyor. Şimdi bunları yumuşatmak açısından ve aldığın kararın gerekçelerini eşinin daha iyi anlamasını sağlamak açısından da çift terapisine birkaç seans gidebilirsin.
Uzun uzun gitmeye gerek olmayabilir. En azından bir değerlendirme yapmak, iyi olan noktalar neydi, kötü olan noktalar neydi ve düzelmeyecek belli olan noktalar nedir?
Partnerinin de bunu anlaması açısından ve bu kararın onun da içine sinmesi açısından böyle bir destek almak faydalı olacaktır.
16. “Çift Terapisi Doğamıza Aykırı”
“Hocam ben evrimsel bakış açısıyla kadın erkek ilişkileri, enerjileri, hipergami açısından çift terapisinin bizim doğamıza aykırı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bence çift terapisi ile erkekler beta erkeğe dönüştürülmeye çalışılıyor.
Bu da kadın erkek arasındaki o ilişki, çekim, enerji, tutkuyu azaltacak bir şey aslında. O yüzden de böyle bir çalışma içine girmek bence gereksiz bir çaba anlamsız bir zaman kaybı.”
Kadın erkek ilişkisi arasındaki o çekim, tutku, enerjinin ne gibi dinamiklere sahip olduğunu açıklayan belli görüşler son zamanlarda popüler olmaya başladı.
Açıkçası çift terapisi bu tür yaklaşımlarla çelişen bir pozisyonda değil.
Sonuç olarak hem bu aradaki ilişki dinamiğini anlamak hem de bu ilişki dinamiği ile paralel bir şekilde sağlıklı bir iletişim nasıl olabilir?
Bunu deneyimlemek açısından çift terapisi iyi bir fırsat olabilir.
Eğer sen kendini yüksek değere sahip olan birisi olarak görüyorsan ama ilişkinde belli iletişim sorunları yaşıyorsan burada belki de bu meseleyi iki kere düşünmen gerekiyor.
Çünkü yüksek değere sahip olan birisi, iletişim becerisi anlamında da üstün becerilere sahip olması gerekir teorik olarak.
Eğer bu konuda zorlanıyorsan mevcut bilgi becerilerini sorgulamaya açık olman gerekir.
Partnerler çift terapisi sürecinde kadın erkek ilişki enerji dinamiklerini daha iyi anlayabilir deneyimleyebilirler.
Sonuç
“Hocam çift terapisine gitmemiz için gerçekten çok büyük bir neden göremiyorum.
Yani ortada çok büyük bir sorun yok. Her ilişkide olabilecek türden şeyler.
Yani çift terapisine gidecek kadar kötü değiliz.”
İlişkinizde alarm seviyesine doğru ilerleyebileceği böyle bir risk olduğunun az çok farkındasın.
İçinden bir ses “yok ya oralara kadar gitmez. Aslında eşim abartıyor, sorunları büyütüyor” diyebilirsin.
Belki zamana bıraktığında bir şeylerin çözülebileceğini düşünüyorsun. Ama daha önce de anlattığım gibi genelde pek böyle olmuyor.
Daha iyiye kendiliğinden gitmiyor. Bu konuda bir şeyler yapmak lazım. Bunu yapmadığın zaman hayatının her alanını yavaş yavaş etkilemeye başlayan sorunların giderek artmaya başladığını göreceksin.
O yüzden koruyucu bir şekilde erken müdahale yapman akıllıca olur. İlişki sorunlarında üç tane seçenek olduğunu söyleyebilirim.
- Hiçbir şeyi değiştirmeden aynen devam etmek
- Ayrılmak ya da
- Bir şeyleri değiştirerek eskisinden daha da kaliteli bir ilişkiye aranızdaki ilişkinin evrilmesi sağlamak
Bu hayat senin, tercihler senin. Tabii ki kimse seni hiçbir şeye zorlayamaz.
Yaptığın seçimlerin, aldığın kararların sorumluluğunu da alman gerekiyor. Ama ben sadece sana seçeneklerin ne olduğunu anlatıyorum.
Sonuçta bunları acısıyla tatlısıyla yaşayacak kişi de yine sensin. Eğer kendini bir kurban olarak görmeye başladıysan sorumluluk alıp, elini taşın altına koyup gerekenleri yapmanın vakti gelmiş demektir.
Bu yazımı tekrar okuyup zihninin netleşmesi için, biraz daha anlattıklarımı sindirmeye, işlemeye ihtiyacın olabilir.
Tekrar görüşmek üzere.
Book a Consultation
