Terapiden Nasıl Daha Çok Fayda Sağlayabilirim?

Terapi süreci, az ya da çok kazanımlar sağlayabileceğiniz bir destektir.

Sorunlarınızı açıklıkla iyi bir dinleyiciye anlatmak bile, yaşadığınız duygulara daha objektif bir şekilde bakabilmenize ve rahatlamanıza katkı sağlayabilir.

Ancak ben hiçbir zaman sadece iyi bir dinleyici olup karşı tarafı rahatlatmaya çalışmakla yetinmedim.

Daha verimli bir şekilde bu terapi süreci nasıl yapılır, karşı tarafa nasıl daha iyi bir hizmet verebilirim, hep bu sorunun cevabını merak ettim.

Bunun için birçok farklı uzmandan, birçok farklı terapi yaklaşımından uzun süreli terapi eğitimleri aldım.

Kendim de hem kendimi geliştirmek, büyütmek açısından hem de danışanlarımızın yaşadıkları deneyimi daha iyi anlayabilmek açısından bireysel ve çift terapisi destekleri de aldım.

Deneyimli bir terapist ve danışan olarak tüm bu süreçlerde gördüğüm, faydalı olduğuna inandığım noktaların neler olduğunu sizinle paylaşmak istiyorum.

Böylece terapi desteğinize devam ederken bu süreçten nasıl daha çok fayda sağlayabileceğiniz konusunda birçok fikriniz olabilir.

Terapiden fayda sağlayan danışanların sahip olduğu en önemli özelliklerden birisi de kararlılıkla seanslara devam etmeleri.

Ama burada değinmek istediğim nokta, sıkıntıya rağmen, sorunlarından kaçınmadan hareket edebilme ve kararlılıkla devam edebilme konusundaki dirayet.

Bu kararlı duruşla birlikte terapiden fayda sağlayan kişiler, yaşadıkları o sıkıntı hislerini tolere etmeye niyetli oluyorlar, bahanelerle seansları ertelemiyorlar ve sorumluluk alıyorlar, ellerini taşın altına koyabiliyor, konforlu alanlarını yavaş yavaş da olsa emin adımlarla genişletebiliyor.

Bu da psikolojik olarak kendilerini daha güçlendireceklerine inanıyorlar ve bu konuda güçlü bir motivasyonları var.

Ve tabii ki böyle bir hissiyatla oldukları için ve gerekenleri yaptıkları için belli sonuçlar da alıyorlar ve bu da motivasyonlarını artırıyor.

Terapiden fayda sağlayan danışanların gözlemlediğim diğer bir özelliği de terapide açıklıkla kendilerini ifade etmeleri.

Sonuç olarak bu süreçte rahat hissetmeleri ve bana güvenmeleri çok önemli bir şey.

Akıllarına yatmadığında, onları yanlış anladığımda, farklı bir noktaya odaklandığımda, ama onların motivasyonları başka bir yerde olduğunda, kullandığımız yöntemler onlara çok doğru gibi gelmediğinde, akıllarına yatmadığında bunu açıklıkla ifade ediyorlar.

“Hocam şu noktayı doğru şekilde tam anlamadınız sanki, düzelteyim, şuraya odaklamak daha iyi olur.

Bu yöntem bana çok rahat hissettirmedi, başka ne yapabiliriz?” gibi noktaları çekinmeden paylaşabiliyor.

Bunu paylaşmamış olsalar, içlerine atsalar o noktada benim esnek bir şekilde onları daha doğru anlamam, daha doğru yöntemleri seçmem de mümkün olamıyor.

Ben bu esnekliği gösterebilecek donanıma, bilgiye sahibim ama bunun ortaya çıkabilmesi için açık bir iletişimle karşılıklı birbirimizi anlayabilmemiz gerekiyor.

Bazen kişi kendini ortaya koyma konusunda o kadar ketlenmiş hissediyor ki, yani kişinin belki de yaşadığı sorunlardan birisi de bu.

Ben açıklığa davet etsem bile ve bana aslında görünürde güveniyor olsa bile bilinçdışı güvensizlikler nedeniyle kendini açmayabilir.

Bu bizim için zorlayıcı bir konu olabiliyor, terapinin de içinde bunu aşmaya odaklanmamız önemli oluyor.

Terapiden fayda sağlayan danışanların diğer bir özelliği de terapide kullandığımız yöntemlere uyumlu bir şekilde hareket ediyorlar.

Bu yöntem akıllarına yatıyor, terapi yapısına uygun bir şekilde kendi üstlerindeki sorumlulukları alıyorlar, seansta açık olmanın dışında öğrendikleri, fark ettikleri şeyleri içselleştirerek not alıyorlar.

Sonra bunları hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Yani sadece zihinsel düzeyde kalmıyor, seans arası zamanlarda kendilerini gözlemliyor.

Eğer seans içinde bir nevi ödev gibi diyebileceğimiz belli şeylere karar verdiysek bunları uygulamaya çalışıyorlar, zorlandıkları noktaları yine not alıyorlar ve seansa gelmeden önce tüm bunların üzerinde düşünüyorlar.

İşte önceki seanstan eksik kalan şunlar vardı, seans arası haftamda da şunları şunları yaşadım, bunlar işe yaradı, bunlar işe yaramadı, seansa şu konuyu getirsem iyi olur, faydalı olabilir gibi bir süreçle hazır bir şekilde geliyorlar ve seans başladığında

“Haftanız nasıl geçti?” diye sorduğumda

“İyi” deyip geçiştirmiyorlar, belli fikirlere sahip oluyorlar.

Kafaları karışiksa da eğer ya tam karar veremiyorum şuna mı odaklanayım buna mı odaklanayım tabii ki ben onlara yardımcı oluyorum ama en azından bir şeyler üzerinde düşünmüş oluyorlar.

Terapi sürecindeki kazanımlarını desteklemek için videolar izleyebiliyor, tavsiye edilen kitapları okuyabiliyor, buradan edindikleri malzemeler üzerinde konuşabilecek yeni malzemeler ortaya çıkarabiliyor ve bunları da seans sürecine getirebiliyor.

Terapiden fayda sağlayabilmek için bazı danışanlarla psikiyatrik bir destekle de ilerlemek gerekiyor.

Yani paralel bir şekilde ilaç desteği gibi bir şeyi de eklemek gerekebiliyor.

Özellikle ağır derecede depresif bir durumda olan, obsesif kompülsif bozukluk gibi belli düşünce ve davranışlara aktif bir şekilde sahip olan, alkol madde bağımlılığı olan, ileri derecede kaygıları olan ve bedensel yansımalarının hayat kalitesini önemli ölçüde azalttığı ve bu konularda hareket etmekte zorlanan tarzdaki kişilerin, sonuçta biyolojik bir yönü de olduğu için bu noktada da biyolojik bir destek de almaları önemli oluyor.

Aksi takdirde sadece terapi desteğiyle ilerlemek sınırlı bir etki hatta bazen hiçbir fayda sağlamamaya neden olabiliyor.

İdeal olarak hem psikoterapi hem de ilaç desteğinin kombine edildiği bir destek süreci bu tür danışanlara özellikle etkili oluyor.

Terapiden fayda sağlayan kişiler bu konuda da esneklik gösterip

“İşte ben ilaç kullanmam asla.” gibi bir katı noktada olmuyorlar.

Terapiden fayda sağlayabilmek için öncelikli somut konulara da odaklanabilmek önemlidir.

Bazen danışanların yaşadıkları sorunlar kendi etki ve kontrol gücünün dışında olan konularla da alakalı olabiliyor.

Örneğin yakın ilişkide ya da aile ilişkisinde sorunlu birisi varsa, işte ekonomik sıkıntılara neden olan belli davranışları, sorumsuzlukları varsa, şiddet gibi belli sorunlar varsa, sadece tek başına danışanlarla çalışmak bir yere kadar etkide bulunuyor.

Özellikle evlilik sorunlarında tek taraflı olarak çalışmak o kişide belli olumlu gelişmeler getirse de ilişkinin kendisinin daha iyi hale gelmesinde sınırlı etkilere sahip.

Ama tabii ki diğer kişilerde bir isteksizlik varsa böyle bir destek alma konusunda, kişinin kendisini güçlendirmesi açısından bireysel destek alma imkanı her zaman var tabii ki ama beklentileri gerçekçi koymak gerekiyor.

Buraya kadar anlattığım şeyler en ideal danışan profilinin ne olduğunu anlatıyor açıkçası.

Her danışanım bu tür bir ideal noktada olsa kısa sürede çok iyi sonuçlar alabiliyoruz ama çoğu zaman bu ideal koşulların hepsinin bir arada olması güç oluyor.

Ben bir yol haritası olması açısından bunları paylaşmak istedim.

Bu koşullar ne kadar fazla olursa terapiden alınan verim de o kadar fazla oluyor.

Terapist olarak bizim en önemli görevimiz aslında danışanlarımıza bu koşulları sağlayacak bir destek sunmaktır.

Seansları düzenli bir aralıkta yapmamızın bir sebebi de bu koşulları sağlamanın o kadar da kolay olmaması.

Yani fark ettiğiniz bir şeyi aktif bir sorumluluk alarak mükemmel bir şekilde hayata geçiremeyeceksiniz.

Düzenli bir görüşme ile birlikte zorlandığınız noktaları konuşup bunları hayata geçirebilme konusunda daha iyi analizler yapmak ve belli manevralar yapabilmenize katkı sağlamaya çalışıyoruz.

Aksi takdirde mevcut sıkıntınızı anlattığınızda size aşağı yukarı faydalı olabilecek belli farkındalıkları hap bilgi olarak size verirdik ve bunları mükemmel şekilde uygulardınız ama işler böyle yürümüyor.

Yani sadece size eğitim vermek faydalı olabilseydi zaten siz bir şeyler izleyerek, okuyarak da bu eğitimi kendinize verip direkt bir şekilde bunu uygulayabilirdiniz.

Belli konularda bilgi almak bir rota sağlasa bile o rotada ilerleyebilmek için bir destek alabilmek çok daha verimli bir yol alabilmenizi sağlayacaktır.

Dolayısıyla psikoterapi; eğitimden çok daha kapsamlı bir destektir, bir hizmettir.

Terapiden fayda sağlayacağınız koşulları oluşturduktan sonra ve terapide belirlediğimiz hedeflere ulaştıktan sonra terapi sürecini sonlandırmaya doğru gidiyoruz.

Bazen bu hedeflere ulaşmadan da danışanlar terapiyi erken bırakmak isteyebiliyor.

Bu bazen sorumluluk almakta zorlanmak ya da değişimden korkma gibi birçok sebeple olabiliyor.

Terapiyi hangi noktada bırakmak daha sağlıklı olabilir, terapiden fayda sağlayıp sağlamadığınızı nasıl anlayabilirsiniz gibi pek çok soru işaretini cevaplandırdığım özel bir video hazırladım.

“Terapiyi Sağlıklı Bırakmak” başlıklı bu videoyu kanalımdan izleyebilirsiniz.

Özetle, terapiden maksimum fayda sağlamak için danışanın kararlı olması, açıklıkla kendini ifade etmesi, terapide kullanılan yöntemlere uyum sağlaması, somut konulara odaklanabilmesi ve gerekirse psikiyatrik destek alması önemlidir.

Terapist de bu koşulları sağlayacak desteği sunmalıdır.

Düzenli seanslar, bu koşulların oluşmasına ve hedeflere ulaşılmasına yardımcı olur.

Terapi, eğitimden daha kapsamlı bir süreçtir ve destek alarak ilerlemek çok daha verimlidir.

 

Kaliteli Yaşam Danışmanlığı ve Travma Terapisi/EMDR özel çalışma alanlarımdır.

Psikolojik güçlükler ve kişisel gelişime yönelik birçok içerik (kitap ve online eğitimler vb.) paylaşıyorum.

İçeriklere ulaşmaya başlamak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kendinin Terapisti Ol Kitabı

psikolog kitapları öneri kendinin terapisti ol

Daha Kaliteli Bir Yaşam İçin
4 Basamaklı Uyan Yöntemini
Nasıl Kullanabileceğinizi Öğrenin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir