Sınır Koymak Neden Zordur?

Ben merkezciysen, sen merkezciysen, suçluluk tuzağındaysan, travma tetiklenmelerin varsa, değişim fobin varsa ya da sistem direnciyle karşılaşıyorsan sınır koymak senin için çok zordur. 

Sınır koymakla ilgili önceki yazılarımda Sınır koymak nedir, ne değildir, neden önemlidir, ne yapmak gerekir? sorularını detaylı olarak yazmıştım. Eğer okumadıysan okumanı öneririm.

Bu yazıda sınır koymanın zorluklarından bahsetmek istedim çünkü bunları bilmezsen, bu zorluklara karşı uyanık kalamazsın ve ben neden sınır koyamıyorum? sorusunu sağlıklı şekilde cevaplandıramazsın. 

Anlatacak çok şey olduğu için ve seni bir kerede çok yormamak için bu konuyu 2 bölümlük bir yazı dizisinde işledim.

İlk bölümdeki ben merkezcilik, sen merkezcilik ve suçluluk tuzağının sınır koymayı nasıl zorlaştırdığını anlattım.

Travma tetiklenmesi, değişim fobisi ve sistem uyumsuzluğunun ne olduğunu da diğer yazıda anlatacağım. 

1. Benmerkezcilik

Sınır koymanın zor olmasının önemli bir nedeni benmerkezcilik alışkanlığıdır.

“Beni niye anlamıyorlar? Çok bir şey mi istiyorum? Niye bu kadar çok karışıyorlar?” gibi yakınmaların varsa ben merkezcilik alışkanlığın olabilir.

Bunu özellikle ergenlik döneminde, uzamış ergenlik yaşayan yetişkinlerde ya da narsistik özellikleri olan kişilerde görebiliyoruz. 

Benmerkezci düşüncede olan birisinin sağlıklı sınırlar çizebildiğini söyleyemeyiz.

Bu kişiler, ben ve diğerleri sınırından ziyade ben dünyanın kendisiyim, merkezindeyim deyip kendi isteklerine, ihtiyaçlarına öncelik verirler.

Başkalarının istek ve ihtiyaçlarına göre uyumlanmakta zorlanırlar.

Bu kişiler çoğu zaman sınır koyma sorunu olduğunun bile farkında değildir.

Muhtemelen şu anda senin gibi bu yazıyı okuyan kişilerden çok azı benmerkezci düşünme alışkanlığı olduğunu fark edecek.

Genelde sınır koyma yazılarını okuyanlar senmerkezcilik alışkanlığındaki kişiler oluyor.

Eğer kendinde benmerkezcilik alışkanlığı olabileceğini düşünecek kadar kendinle yüzleşebiliyorsan harika.

Sınır koyma becerisini öğrenme konusunda umut vadediyorsun demektir.  

2. Senmerkezcilik

Senmerkezcilik benim uydurduğum bir kelime.

Senmerkezci dediğim durumdaysan “ben yokum sen varsın” durumu söz konusudur.

Benmerkezcilikle karşılaştırılınca bu da madalyonun diğer yüzüdür.

Çeşitli nedenlerden dolayı aşırı fedakar, kendini düşünmeyen, karşı tarafı memnun etme modunda olan kişiler diğerlerini dünyanın merkezine koyar.

Bunun yan etkisi olarak da, sınır koymanın öneminden bahsettiğim yazıda çok önemli olan 5 sorudan ikisine yani “Ben kimim, neye ihtiyacım var?” sorularına yönelik merakları körelir.

Dolayısıyla da bastırdıkları duygular ve ihtiyaçlar nedeniyle kendini yeterince tanıyamaz ve sahiplenemezler.

O yüzden senmerkezcilik alışkanlığının nelere mal olduğuna karşı uyanık kalmanı öneririm.

3. Suçluluk Tuzağı 

Suçluluk tuzağı, sınır koymakta zorlanan kişilerin çok sık karşılaştığı önemli bir zorluktur.

Hayır Dediğimde Kendimi Suçlu Hissediyorum diye bu konuya odaklanan bir kitap var; okumadıysan okumanı öneririm. 

Eğer senmerkezcilik alışkanlığı iliklerine kadar işlediyse kendi isteklerinin arkasında durmamayı, sınır koymamayı çok normal görürsün.

Sınır koymak, ben farklı düşünüyorum demek, hayır demek anormal gelir.

Karşı tarafa sınır koymanın onun hoşuna gitmeyebileceği gerçeği seni suçlu hissettirir. 

Özellikle de geçmişte senden senmerkezci olman beklendiyse bunu içselleştirip bir alışkanlığa dönüştürmüş olabilirsin.

Diğerlerini düşünmek, kendinden ödün vermek gerçek sevgi gibi görülmüş, bunun çok erdemli ve ulvi bir davranış olduğu öğretilmiş olabilir. 

İşte bu durumda tabii ki birine sınır koymaya çalıştığında asık suratlar görünce alerjik reaksiyon gösterip çok rahatsız hissedebilirsin.

Hayır dememek, isteklerinin arkasında durmamak canını sıksa da o suçluluk tuzağına düşmekten iyidir, diye düşünürsün. 

O yüzden de sınır koymak istediğin zamanlarda suçluluk tuzağına girip girmediğini anlamalısın.

Böylece psikolojik alerjenlere karşı bağışıklığını güçlü tutmaya başlayabilirsin. 

4. Travma Tetiklenmesi

Suçluluk tuzağı aslında işlenmemiş travma tetiklenmeleriyle çok bağlantılıdır.

Geçmişte isteklerini ifade ettiğinde, arkasında durduğunda, hayır dediğinde yani sınır koymaya çalıştığında eğer kötü muamele gördüysen, istismar edildiysen, tehdit edildiysen, cezalandırıldıysan yani zarar gördüysen tekrar benzer bir duruma girmek istemezsin.

Bu tür olayları çağrıştıracak en ufak bir benzerlik işlenmemiş travmaların tetiklenmesine neden olarak ruh halini etkileyecektir.

Dolayısıyla tetiklenmeler nedeniyle anı yaşayamadığında, şimdiki zamanda etkili şekilde kendini ortaya koymak, hakkını savunmak, isteklerinin arkasında durmak ve güçlü hissetmek zor olacaktır.

Kendini çok kırılgan hissederken etkili bir iletişim kurmak zordur.

Bu işlenmemiş travmaların etkisinde olduğundan bir başkası için kolay gelebilen bir sınır çizme durumu sana çok zor gelebilir. 

5. Değişim Fobisi

Yine travma tetiklenmesiyle bağlantılı diğer bir sınır koyma zorluğu da, değişim fobisidir.

Bunu bir nevi ileride travma yaşamak istememeye benzetebiliriz.

“Eğer ben aileme, eşime, dostuma, iş arkadaşlarıma, yöneticilerime sınır koymaya başlarsam, onların hoşuna pek gitmese de kendi isteklerimin arkasında durmaya başlarsam o zaman eskisinden farklı birisine dönüşürüm. Bu değişim beni çok tuhaf ve güvensiz hissettirir. Ya yalnız kalırsam, ilişkilerim bozulursa, ya daha çok sorumluluk yüklenirse, ya insanlarla aram bozulursa?” gibi korkular eşlik edebilir. 

Ya daha kötü olursa şeklindeki belirsizliği tolere etmek kolay değildir.

Eğer kendini değişim konusunda yeterince motive edemiyorsan, olası sorunlarla başa çıkabileceğine yönelik kendine güvenin yetersizse ve değişim fobisiyle hareket ediyorsan sınır koymakta tabii ki zorlanacaksın. 

6. Sisteme Uyumsuzluk 

Sınır koymakta seni zorlayacak etkenlerden diğeri, sisteme uyumsuzluktur yani bir nevi sistemin değişim fobisidir. 

Buna en basit örnek, otoriter rejimlerin muhalif sesleri bastırmasıdır.

Muhalif sesler, sorunlu otoriteye karşı eleştirel sesler çıkarıp güçlü şekilde sınır koymaya çalıştıklarında sistemin geleceği tehlikeye girdiğinden dolayı bu sesler çeşitli yollarla bastırılmaya çalışılır.

Bu bastırma süreci sistemin otoriterlik ve katılık düzeyine bağlı olarak şiddete kadar gidebilmektedir. 

Bu yüzden sınır koyma konusunda dış koşulların da göz ardı edilmeyecek bir etkisi vardır.

Sisteme uyumsuzluk olduğu anda sistem değişime direnç gösterme sinyalleri gönderir. 

Bunu anlamak önemli çünkü bizler aslında belirli sistemler içinde yaşıyoruz.

Sadece bir vatandaş olarak devlet sisteminde değil; aile, evlilik, sosyal, iş gibi birçok farklı sistemin bir parçası olarak yaşıyoruz.

Ben her ne kadar bireysel olarak psikolojik süreçlerden bahsetsem de her zaman dış dünya gerçekliğiyle bütünsel düşünmenin önemini vurgularım. 

Eğer dış sistemin de sınır koyduğunda başın derde girecekse, bununla başa çıkacak kaynakların yoksa, kendine ya da diğerlerine zarar gelme riski varsa temkinli hareket etmek gerekir. 

Sınır koyma konusu bu yüzden hassas bir konudur.

Her durumun kendi içerisinde incelenip, analiz edilip ona göre hareket edilmesi gerekir.

Örneğin, aile içi şiddette şiddete uğrayan kişiye sadece “Hakkını savun, karşı çık, susma” demek yüzeysel bir çözüm olur ve asla yeterli değildir.

Kaynakları daha zengin olan ve farklı bir geçmişten gelen birisi için bu tür bir durumda sınır koymak daha kolay olabilir ama bu herkes için geçerli değildir.

Sisteme uyumsuzluk karşısında ortaya çıkacak, sistemin getireceği sorunlara karşı kişinin bağışıklığının güçlenmiş olması gerekiyor. 

En zorlu durumlarda bile ben sınır koyma konusunda yapılabilecek birçok şey olduğunu düşünüyorum.

Özellikle de içsel olarak öncelikle sınır koyma konusunda.

Kendine iyi bak.

Sınır koymayı öğrenmek zorlu bir iştir. Bu zorluklarla başa çıkabilmede kendine iyi bakmaya ihtiyacın olacak.

Uzm. Psk. Cem Gümüş

Kaliteli Yaşam Danışmanlığı ve Travma Terapisi/EMDR özel çalışma alanlarımdır.

Psikolojik güçlükler ve kişisel gelişime yönelik birçok içerik (kitap ve online eğitimler vb.) paylaşıyorum.

İçeriklere ulaşmaya başlamak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kendinin Terapisti Ol Kitabı

psikolog kitapları öneri kendinin terapisti ol

Daha Kaliteli Bir Yaşam İçin
4 Basamaklı Uyan Yöntemini
Nasıl Kullanabileceğinizi Öğrenin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir