İlişkinin Yolunda Gitmediğinin 7 Belirtisi Nedir?

İlişkinin yolunda gitmediğinin 7 işareti nedir?

İlişkiler bir insanı hem çok mutlu edebilir hem de çok mutsuz edebilir.

Sen de kendi ilişkini düşündüğünde ne dediğimi daha iyi anlayacaksın.

Daha önce sağlıklı ilişkilerin 9 tane önemli özelliği olduğunu konuşmuştuk.

Hatta Gottman Çift Terapisi yaklaşımı üzerinden belli örnekler vermiştim.

Bu yazı da daha önce anlattığım konunun bir nevi devamı niteliğinde, bu kez sağlıksız ilişkilerin özelliklerinin neler olduğunu 7 madde içinde seninle paylaşacağım.

Böylece kendi ilişkinde eğer belli sorunlar yaşıyorsan bu sorunları daha iyi bir şekilde analiz etme fırsatın olabilir.

Bundan sonrasında da dikkat edebilirsin, nasıl bir izlemen gerektiği ile ilgili kafanda bir rota oluşturabilirsin.

Bu yazı sonunda bunlarla alakalı bazı tavsiyelerimi de paylaşıyor olacağım.

1. Olumsuzluklara Odaklanmak

Yapılan çalışmalara göre, sağlıksız ilişkilerde 5’e 1 oranı görülüyor.

Yani 5 tane olumsuz etkileşime karşı 1 tane olumsuz etkileşim.

Olumsuz etkileşimden kasıt; aradaki gerginlik, tartışmalar, mesafe, soğukluk, ilgisizlik, karşılanmayan beklentilerin ön planda olması.

Eğer böyleyse ilişkinden beslenemiyorsun.

Beslenemedikçe de eşine karşı ön yargılı olmaya başlarsın.

Zaten beni sevmiyor.

Bana değer vermiyor.

Beni önemsemiyor

Beni küçük görüyor.

Şeklinde belli düşünceler içine girmeye başladıkça olumsuzluk bir nevi kısır döngü halinde kar topu gibi büyümeye başlar.

2. Karşı Taraftan Gelen Etkiyi Kabul Etmede Başarısızlığa Uğramak

Sağlıksız ilişkilerde anlaşmazlık yaşadığın bir konuda diyelim ki eşin kendi düşüncelerini sana anlatıyor, anlatırken de belli iletişim hatalarını kullanarak yapıyor.

Ama belli haklılık payları da var.

Eğer sen bu haklılık paylarını göremeyip hemen savunma moduna giriyorsan eşinden gelen o etkiyi de kabul etmiyorsun demektir.

Yani eşin sana bir şeyleri fark ettirmeye çalışıyor ama sen fark etmiyorsun.

Mesela eşin; “Çok ilgisizsin, benimle ilgilenmiyorsun, bana hiç değer vermiyorsun.” şeklinde bir şeyler söylüyor.

Bir süredir daha mesafeli yaklaştığın ve yeterince ilgi göstermediğin konusunda eşinin haklılık payı olabilir.

Dolayısıyla eşinin kendini yeterince değerli değilmiş gibi hissetmesi, onunla ilgilenmediğini düşünmesinin doğruluk payı olabilir.

Burada madalyonun diğer bir yüzü de var.

Sen ona karşı ilgisiz davranıyorsan bunun temelinde belki belli kırgınlıklar, yoğun duygular var; anlaşılmadığını hissediyorsun, çaresiz hissediyorsun. Bundan dolayı da kendini geriye çekmeye başladın.

Bu zaten önemli bir sorundur.

Belki de bunu sen ifade ettiğinde “Ben böyle davranıyorum ama sen de bunları, bunları yapıyorsun.” şeklinde tepki verdiğinde bu sefer de partnerin senden gelen etkiyi kabul etmemeye başlamış oluyor. 

Diğerler tüm sorunlarda da olduğu gibi, birbirinden gelen etkiyi kabul etmemek karşılıklı olan bir konu.

3. İletişim Hataları Yapmak

Burada, mahşerin 4 atlısı denen 4 tane iletişim hatasından bahsedebiliriz.

Bu 4 hatadan ilki; karşı tarafa yargılayıcı bir üslupla yaklaşmaktır.

“Hiç mi eleştirmeyeceğim partnerimi?” diye düşünüyor olabilirsin ama burada demek istediğim; karşı tarafın kişiliğine yargılayıcı yaklaşmak.

Yani “Sen düşüncesizsin, hiç önemsemiyorsun…” şeklinde doğrudan yargılayıcı ve aşırı genelleyici bir üslupla yaklaşmak.

2.İletişim hatası da; hemen savunmaya geçmek.

Partnerin sana karşı yargılayıcı bir üslupta bulunduğunda senin de “Sen de kendine bak, sen de böylesini şöylesin…” gibi karşı savunmaya geçmendir.

Bu da karşı tarafta “Ben anlaşılmıyorum, önemsenmiyorum.” düşüncesini tetikler ve kısır döngü şeklinde sığ bir tartışmaya girersiniz.

3.İletişim hatası; aşağılayıcı bir üslupla konuşmaktır.

Karşı tarafa daha yukarıdan bakan, daha iğneleyici, dalga geçen tarzda karşı tarafı kötü hissettirerek konuşmaktır.

4.İletişim hatası da; duvar örmek.

Karşı taraf bir şeyler anlatırken onu dinlemiyor gibi yapmak, o an belki televizyona bakmak, gözünün içine bakmamak, geçiştirmek… Özetle araya duvar örmek.

Bu da karşı tarafın kendini iyi hissetmemesine neden olur.

Sanki sen duvar ördüğünde, “Çok rahatmışsın” gibi düşünmesine neden olur.

Aslında duvarın diğer tarafında sen de acı çekiyorsundur ama duvar örmekten de başka çare yokmuş gibi hissedersin çünkü cevap verirsen olayın büyüyeceği ve sıkıntıların artacağı yönünde belli kaygıların vardır.

Tabii ki bu da bir çözüm olmuyor.

4.Taşma, Uzaklaşma ve İzolasyon Döngüleri

Belli sorunlar olumsuz bakış açısı, belli iletişim hatalarıyla birlikte tekrar tekrar yaşandıkça ilişkide artık yıpranmalar başlar.

Bu yıpranmalarla birlikte zaman içinde duygular kabarır ve duygusal patlamalar yaşanabilir.

Bu duygusal patlamalar yaşanınca da; eşinle bu tür sıkıntılar yaşadığında araya belli mesafeler girebilir.

Bu mesafeler uzun sürebilir, sonrasında belki kendiliğinden sular durulur.

Fakat sonra başka bir patlamada tekrar alevlenebilir, altta bastırılan duygular ortaya çıkabilir.

İşte bu döngüleri eğer sık sık yaşamaya başladıysa ilişki çok yıpratıcı bir hale gelmeye başlar.

Bu da ilişkiye olan bağlılığı azaltmaya başlar.

5. Duygusal Kopukluk

Sağlıksız ilişkilerin diğer bir özelliği de; duygusal kopukluk.

Özellikle bu taşma, uzaklaşma ve izolasyonla birlikle zaman içinde tüm bu gerginliklerle, kırgınlıklarla ve mutsuzluklarla birlikte artık eşine karşı sıcak duygular hissetmemeye başlarsın.

Araya kalın duvarlar girmeye başlar. o duvarların arkasında kendini yalnız hissetmeye başlarsın. 

Eşinin de ördüğü duvarların arkasına geçemediğini hissedersin.

Tüm bu çaresizlik hislerinle birlikte eşine karşı güvenin azalmaya başlar ve sorgulamaya başlarsın.

“Bu hep böyle mi gidecek? Bunları tolere edemiyorum.” şeklinde düşünmeye başlarsın.

“Ya daha başka biri olsa nasıl olurdu? Boşanmalı mıyım?” şeklinde düşünceler içine de girmeye başladıysan bu kırmızı alarmdır.

Ortada ciddi sorunların olduğunu gösterir.

6. Artmış Bir Bedensel Uyarılmışlık İçine Girmek

Yani hem duygusal hem bedensel olarak genel bir gerginlik hali hissedersin.

Bu gerginlik hali, belki işine yansıyabilir. Kendinle baş başa kaldığında, uykuya dalarken sürekli bu konular kafanda dolaşır.

Sürekli gergin hissedersin.

Tahammül seviyen düşmeye başlayabilir. Daha sinirli hale gelebilirsin.

Sabrın tükenmeye başlayabilir.

Bu yüzden de yaşadığın sorunlar sadece ilişkinde sınırlı kalmaz. Genel olarak yaşam kaliten de azalmaya başlayabilir.

Bu yüzden de genel mutsuzluk hali ilişkini sorgulamaya, “Neden bu ilişkideyim?” şeklinde düşünceler içine girmene neden olabilir.

Tabii bu genel gerginlikle birlikte de duygular çok ön plana gelir ve ilişkine mantıklı bakamamaya başlarsın.

Dolayısıyla da artık küçük konular da büyük sorunlarmış gibi yaşanmaya başlar.

Tabi bu sorunlar devam ettikçe “Bu böyle gitmez, bir şey yapmak gerekiyor.” şeklinde düşünürsün.

Partnerinin bir adım atmadığını düşünelim, belki sen ilişkiyi onarmaya yönelik belli adımlar atmaya başlayabilirsin.

Alttan almak, daha pozitif olaylara odaklanmak, belki şakaya vurmak gibi

Ama diyelim ki, bu yöntemler işe yaramıyor hatta ters tepiyor; aradaki gerginlik de rahatlayamıyor ve yakınlaşamıyorsun.

7. Onarma Girişimlerinin Başarısız Olması

Onarma girişimleri, başarısızlığa uğramaya başladıkça bir nevi bu tür yatırımlar, girişimler yapmamaya başlarsın. 

Sen de kendini geri çekmeye başlarsın.

İşte bu da önemli tehlike işaretlerinden biridir.
Eğer seninle paylaştığım bu işaretler sana tanıdık geliyorsa ilişkinde önemli sorunlar var demektir.

Yani bu konuda her ikinizin de bir şeyler yapması lazım.

Belki ilk etapta -özellikle sorunlar kronik hale gelmediyse, çok yoğun duygular, çok yoğun kırgınlıklar yoksa- bazı bilgiler öğrenerek, bazı kitaplar okuyarak bu duruma fayda sağlayabilirsin.

Mesela benim en çok kullandığım çift terapisi yaklaşımlarında; Duygu Odaklı Çift Terapisi geliyor. Bunun yanında Gottman Çift Terapisini de kullanıyorum.

Bu iki yaklaşımdan hareketle yazılmış 2 kitap var. Bu kitapları okumanı tavsiye ederim.

Bunlardan biri Sue Johnson tarafından yazılan Bana Sıkıca Sarıl adlı kitap, diğeri ise John-Julie Gottman tarafından yazılmış Evliliği Sürdürmenin 7 İlkesi adlı kitaptır.

Bu kitapları beraber okuyup, öğrendiklerinizi uygulamaya dökmeniz lazım, sadece senin okuman yeterli değil.

Hatta bazen bunun dezavantajları da olabiliyor; “Ben çok şey biliyorum, her şeyi ben yapıyorum. Eşim bir şey yapmıyor.” gibi düşünceler ortaya çıkabilir.

O yüzden benim tavsiyem, eğer böyle bir yol izleyecekseniz kitapları ikinizin de okuması gerektiği yönünde.

Diyelim ki, böyle bir yol uygulanabilir gibi gelmiyor ya da her ikiniz de okudunuz ama öğrendiklerinizi uygulamaya dökmekte zorlandığınızı hissettiniz çünkü birçok gerginlik ve kırgınlık var.

O zaman bir çift terapisi uzmanına başvurarak destek almanızı tavsiye ederim çünkü birinin dışarıdan 3. göz olarak size ayna tutması ve duygularınıza tercüman olması gerekebilir.

Konuyla ilgili deneyimlerini, görüşlerini aşağıdaki yorumlarda paylaşırsan sevinirim.

İlişkilerle, ilişki sorunlarıyla alakalı merak ettiklerini de yorumlarda paylaşabilirsin.

Uzm. Psk. Cem Gümüş

Kaliteli Yaşam Danışmanlığı ve Travma Terapisi/EMDR özel çalışma alanlarımdır.

Psikolojik güçlükler ve kişisel gelişime yönelik birçok içerik (kitap ve online eğitimler vb.) paylaşıyorum.

İçeriklere ulaşmaya başlamak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kendinin Terapisti Ol Kitabı

psikolog kitapları öneri kendinin terapisti ol

Daha Kaliteli Bir Yaşam İçin
4 Basamaklı Uyan Yöntemini
Nasıl Kullanabileceğinizi Öğrenin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir