Kaygıdan Kurtulmakla Uğraşmadan Mutlu ve Başarılı Olmanın Yolu Nedir?

Birçok kişi mutluluk ve başarı için kaygı duygusunu yok etmek gerektiğini düşünüyor.

Eğer sen de böyle düşünüyorsan gözden kaçırdığın şeyler var.

Bu yazıda kaygı konusunda pek anlatılmadığını gördüğüm noktalara odaklandım.

Kaygı doğal bir duygu olduğu için kaygıda bir problem yoktur.

Cesur ve dolayısıyla da korkusuz olmasını beklediğimiz en profesyonel askerler bile kaygı duygusunu aldırmamışlardır çünkü cesaret, kaygı hissediyorken harekete geçmektir.

Peki o zaman kaygı duygusundaki sorun nedir? 

Asıl sorun kaygı duygusuyla takıntılı derecede uğraşmakta, bu duyguyu kabullenmemekte ve gerekenleri yapmamaktadır.

Cesaret eksikliğiyle yüzleşmemek de diyebiliriz. 

Asıl kaygılanman gereken şeyin ne olduğunu söyleyeym; Kaygıdan kaygılanmaktan kaygılan.

Çünkü kaygıdan kaygılanmaya takıldıkça kendi benliğinden uzaklaşırsın, kendinle gereksiz bir uğraşı içine girersin. Bu da başka sorunları beraberinde getirir. 

Birçok kişi bu gerçeği gözden kaçırdığı için yıllarca zaman kaybediyor.

Bunu hem çevremde hem de bana gelen danışanlarımda birçok kez gördüm.

Kelime oyunu yaptığım için kafan karışmış olabilir.

Hayatın her alanında kaygıdan kaygılanmak, kaygı duygusundan rahatsız olmak işleri zorlaştırıyor

Kaygıdan kaygılandığında “Bu kaygı olmasın, tolere edemem, bununla başa çıkamam’’ diyorsun.

Böyle dediğin için de bu durumla “başa çıkmak’’ zorunda olduğunu düşünüyorsun ve bu amaçla yaptığın şeyler sorunları devam ettirip başka sorunlara da neden oluyor. 

Çocukken duyguları yaşamaktan korkmazsın. İçinden geldiği gibi yaşarsın.

Ama sonra anne ve babanın hoşuna gitmeyen bir şeyler yaptığında başın derde giriyorsa zamanla kaygıdan kaygılanmayı öğrenmeye başlarsın.

İhtiyaçlarını ikinci plana atıp belki de onların ihtiyaçlarını önceliklendirmeye çalışıyorsun.

Karşılaştığın durumlar yaşına göre fazla yoğun, çaresiz, yetersiz hissettirdiği için bu durumların yarattığı kaygıyı tolere edememeye başlarsın.

O yüzden yetişkin olduğunda da bu nahoş durumu çağrıştıran şeyler yaşamak kaygı verici olur.

Çünkü kendini böyle yetersiz, çaresiz, güvensiz hissetmek istemezsin.

Ergenlik döneminde diğerlerinin onayına duyduğun ihtiyaç, kaygı olarak sürekli diken üstünde hissetmene neden olur.

Ezik görünmek istemediğin için kaygılanmaktan kaygı duyabilirsin çünkü korkmayı zayıflık olarak algılıyor olabilirsin.

O yüzden de kendini ispatlama peşinde koşmak gibi yollarla kaygı duygunla başa çıkmaya çalışırsın. 

Yeni bir işe başlarken “Ya yapamazsam, yetersiz kalırsam.’’ diye düşünüp kaygı duygusundan rahatsız olursun.

“Kaygı varsa sorun çıkacak ve başarısız olacağım anlamına gelir.’’ gibi bir düşünce kaygıdan kaygılanmaya tipik bir örnektir. . 

Sevgilinle, eşinle yaşadığın tartışmalarda kendi isteklerini ve duygularının arkasında durmaktan belki de çekiniyorsun çünkü bunu yaptıkça tartışma hararetleniyor ve iş çıkmaza biniyor.

Bu yıpranmaların getireceği olası bir ayrılık kaygılandırıyor.

Terk edilme, yalnız kalma, pişman olma gibi durumlar endişelenmene neden oluyor ve daha sonra bu durumların yarattığı kaygılar kaygı kaynağı haline geliyor.

O zaman da tolere edilmeyen kaygılara dayalı mutsuz bir ilişkiye devam ediyorsun.

Örnekleri artırabiliriz.

Açıkçası başka bir yazıda da anlattığım gibi kaygıdan kaygılanmayı neredeyse tüm psikolojik güçlüklerde görebiliriz.

Tabii ki başta kaygı bozuklukları olmak üzere, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, yetersizlik-değersizlik sorunları, yeme bozuklukları, psikolojik bağımlılıklar vb. birçok sorun kaygıdan kaygılanmakla ilişkili olarak düşünülebilir.

Kaygıdan kaygılandığın için örneklerde de gördüğün gibi bu durumlarla “başa çıkmak için’’ kaygıyı ortadan kaldıracak şeyler yapmaya çalışırsın.

Düşünmemeye çalışmak, bastırmak, tetikleyecek durumlardan kaçınmak, önlemler alıp kendini rahatlatmaya çalışmak, diğerlerinin rahatlatmasını beklemek, kaygılandıran durumlarla savaşmak gibi.

İşte tam da sorunları kronikleştiren şey bu çabalarındır.

Örneğin, panik atak kaygısı olan kişi, bu kaygıların gelmesinden kaygılandığı için kendini kısıtlayarak bazı durumlardan kaçınmaya başlayabilir.

O zaman da yaşam kalitesini azaltır ve belki de kaygı kısır döngüsünü yıllarca devam ettirir.

Halbuki panik atakların korkulacak zararları olmadığını kabul edip kaçınmalarını ortadan kaldırması gerekir. 

Dolayısıyla kaygıdan kaygılanmakla vakit kaybetmeyip büyük resmi görmelisin.

Bunun için de yaşamının büyük resmini net bir şekilde görmeye başlamanı sağlayacak bir çerçeve kullanmalısın. 

Benim kullandığım ve öğrettiğim Uyan Yöntemimdeki dört basamaklı çerçevenin ilk basamağında duygulara karşı uyanık ve kabullenici olmayı öneriyorum.

Sapla samanı birbirinden ayırmaya başlamadıkça mutluluk ve başarıyı deneyimlemek çok zor olacaktır. 

Sana hizmet etmeyen, kaygıdan kaygılanma sendromunu fark edip bu sendroma girmekten kaygılanmalısın çünkü karşında bir çıkmaz sokak var.

Kaygıya kaygıyla yaklaşmak garip gelmiş olabilir ama daha garip olan şey doğana aykırı şekilde kaygıyı toptan yok etmeye çalışmaktır ama ne yazık ki çoğu kişi sanki doğru olanın bu olduğunu düşünüyor.

Bence bunda birçok meslektaşımın kaygıdan kurtulma-başa çıkma gibi kavramları kullanıp meselenin özünü yeterince anlatmamalarının da önemli bir payı var. 

Kaygıdan kaygılanma sendromundan çıkmaya başladığında gerçekle daha iyi yüzleşirsin ve asıl sorun neyse onu çözmeye odaklanabilirsin.

Yaşamında anlamlı fark yaratacak birçok şey olabilir.

Geçmişten gelen bilinç dışı kalıplarını güncellemek, kendini ve diğerlerini daha doğru şekilde tanımak, iletişim gibi becerileri geliştirmek, yeni alışkanlıklar edinmek gibi pek çok önemli şeye ihtiyaç duyuyor olabilirsin.

Kaygıdan kaygılanma sendromu-virüsü etkisindeyken bunları ne sağlıklı ve verimli şekilde düşünebilir ne de yapabilirsin. 

Bu sendromdan çıkabilmek için fark etmiş olduğun gibi emek gerekiyor.  

Sorunları çözümleme ve kişisel gelişim sorumluluğu için gereken emek ve çabaya herkes aynı düzeyde sahip olmuyor.

Bu yazıyı buraya kadar okuduğuna göre sende bu çabanın olduğunu düşünüyorum.

Peki bu çabanı kararlılıkla devam ettirebilmek ve sonuç alabilmek için daha fazla neye ihtiyacın var?

2 şeyin ön plana geldiğini söyleyebilirim:

Motivasyon ve yönlendirilmek

Çabanı kararlılıkla sürdürebilmek için motivasyonunu yüksek tutabilmelisin.

Sorunları aşmak, kendini geliştirmek ve yaşam kaliteni artırmak için emek vermeye devam edebilmelisin.

Peki motivasyonu artıracak şeylerden birisi ne olabilir?

Kaygıdan kaygılanmaktan kaygılanmak.

İşte bu kaygı iyi bir şeydir.

Buraya kadar anlattıklarımı kaygıdan kaygılanma sendromu konusunda bir “titre ve kendine gel” çağrısı olarak görüp bir daha bu çukura düşmemeye karar verebilirsin.

Bu kararının arkasında durmak motivasyonunu artırabilir. 

Motivasyonunu uygun bir şekilde yönlendirebilmen için de bir çerçeveyi izlemeni öneriyorum.

Kendine iyi bak. Kaygıdan kaygılanmaktan kaygılanmak bunun ilk adımı olabilir. 

Uzm. Psk. Cem Gümüş

Kaliteli Yaşam Danışmanlığı ve Travma Terapisi/EMDR özel çalışma alanlarımdır.

Psikolojik güçlükler ve kişisel gelişime yönelik birçok içerik (kitap ve online eğitimler vb.) paylaşıyorum.

İçeriklere ulaşmaya başlamak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kendinin Terapisti Ol Kitabı

psikolog kitapları öneri kendinin terapisti ol

Daha Kaliteli Bir Yaşam İçin
4 Basamaklı Uyan Yöntemini
Nasıl Kullanabileceğinizi Öğrenin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir